İnsan, Utanmalı önce! Allah’ından Da Korkmalı!
“Merak etme, ben yanındayım” diyen herkesi, gözüm aradığı zaman, başka yerlerde gördüm...
Bugün, bundayız !
Hatay’ın depreminde !
Yanımızda göremediklerimizde !
Konuğumuz, 22 Ağustos 2019’da Sağlık Bakanlığı tarafından Hatay’a İl Sağlık Müdürü olarak atanan, Dr. Mustafa Hambolat ! Kendisini; 6 Şubat depremlerinde binlerce insanı ölen, on binlercesi yaralanan, hastaneleri kullanılamaz hale gelen bir kenti o haliyle geride bırakıp, siyasi kariyeri adına Ankara’ya gidişinden biliyoruz !
Yok,
…Milletvekili olamadı !
Ama,
…üstlendiği tüm sorumluluklarını bir kenara iten o halini adeta ödüllendiren Ankara tarafından Sağlık Bakanlığı’na ataması yapıldı !
Ardından da,
…Hatay Devlet Hastanesi'nde 72 kişinin hayatını kaybetmesine, Hatay Eğitim Araştırma ve Defne Hastanelerinin yoğun bakımlarında yüzlerce vatandaşın yaşamını yitirmesine, ayrıca, birçok sağlık çalışanının da enkaz altında can vermesine rağmen, Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Başhekim Yardımcısı oldu !
Kariyeri bol olsun olmasına da !
Bana bu konuda yazan bir sağlık çalışanı sormuş…
Okuyalım mı ?
-
Bu, neyin başarısı ?
Bu, neyin ödüllendirmesi ?
Hatay’ın eski İl Sağlık Müdürü, mesleki olarak neyi ispat etti ki Ankara’da bu göreve uygun bulundu ? Deprem bölgesinde yaşanan tüm acılara rağmen görevini terk eden ve Ankara’daki bu atamayla da anlaşılmaz bir şekilde ödüllendirilen Hambolat, bir kere bile dönüp de savunma yapmadığı meslek arkadaşlarına, şehrine çok şey borçlu ama…
Anlaşılan o ki, Ankara da onun hesap vermesini istemiyor !
Peki, niye
Onu tüm bu sorulardan kaçırma sebebiniz niye ?
Unutmadık, Eylül 2021-Ekim 2022 arasında başhekimlik yapan Prof. Yunus Doğramacı’nın, 72 kişiye depremde mezar olan Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi ek binasının, olası bir depreme dayanıksız olduğunu ve yeni bina yapılması için beş kez dilekçe yazdığını söyledi anları ! Unutmadık, aynı Doğramacı’nın, Hatay İl Sağlık eski Müdürü Hambolat'ın, “Tepki çeker, burada esnaf var, siyasetçiler var ! Kapatırsak sıkıntı olur” deyişini bizlere aktardığı zamanları !
Deprem sırasında hastalarını kurtarmak için geri dönen kahraman sağlık emekçilerini de izledi bu memleket, ama böylesi örnekleri de ! Bizi asıl rahatsız eden, asıl hayal kırıklığına uğratan şey, eldekini bile bile, bu felakette yaşananları göre göre bu ödüllendirmenin Ankara’dakiler tarafından yapılması !
İnsan, insandan utanmalı önce !
Utanmalı ki Allah’ından da korksun !
Yine de merak ediyorum…
Depremde yıkılan şehrinin insanlarını da meslek arkadaşlarını da ona en fazla ihtiyaç duyulan bir anda terk eden Sayın Hambolat’ı AMİR olarak tepelerinde gören Ankara Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki arkadaşlarımız, bugün ne hissediyor ? Ona, bir yönetici olarak nasıl güvenecekler ? Peki ya canlarını emanet eden hastalar, hasta yakınları ! Onlar ne düşünüyor ?
Hambolat’ın kendisine de soruyorum…
Ne düşünüyor ? “Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak, yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma,
hastanın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime, insan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime ant içerim” diyen Hipokrat Yemini’ni eden biri olarak ne düşünüyor ?
O kadar yoruldum ki, içimdekiler o kadar ağır geliyor ki, paylaşmak istedim…
-
Evet…
Onun soruları da bizlerin sorguladıkları da çok net !
Net olmayan,
…Ankara’dakilerin başarı (!) kriteri !
Haklısınız !
Vicdanı, onuru, iyi hekimlik ilkelerini, mesleğin saygınlığını yok eden o kriterden bizler almayalım ! Alana da mani olmayalım ! Yine de alanla almayan arasına kalın biz çizgi çekelim, ki karışmayalım, karıştırılmayalım !