İmar Barışımız tamam Şimdi de deprem konuşalım
Adına BARIŞ deyin ya da daha gerçek haliyle AF, seviyoruz şu hiç değişmeyen TEKRAR hallerimizi… Bu neye benziyor biliyor musunuz ? Hayatınız boyunca verginizi düzenli ödersiniz, ama o düzenin yanından geçmeyen ve hatta hiç ödemeyenler için sürekli bir BARIŞ ve AF rüzgarı estirilir! Sanki şu denir… ‘Ödemesen de sorun değil, ki sen işini bilirsin…’ İmar Barışı da o yüzden hedefte, ki işini bilenlerimizin (!) nasıl olup da BETONSUZ ve DEMİRSİZ bina diktiğini defalarca gördüğümüzden belki !
Hatay’daki başvurular mı ?
100 bine dayanmış mıdır ?
70 bindeydik daha geçen !
Eldeki bu rakamları ve vatandaş ilgisini (!) nasıl değerlendirmek gerek, emin değilim… BARIŞ (af) başlığı altına eklenen bu başvurulara konu olan binaların BETON ve DEMİR hallerinden mi ? Bakın bundan hiç emin değilim… Peki, BARIŞ yapıp AF edince ne olacak onca bina, soralım mı ? Tamam, yapı sahipleri CEZA’dan kurtulacak kurtulmasına da, devletten kaçıp DOLU’ya (depreme) yakalandıklarında ne değişecek, bunu biliyor muyuz peki ?
Yok, bilmiyoruz !
O zaman biraz açalım…
Aslında şehre doğru açılalım…
Biraz etrafımıza bakınıp, soralım…
Olası bir depreme hazır mıyız, bunu…
En çok da olası bir depremin hazırlığını…
Toplanma alanlarımızın adreslerini…
Kurumsal hazırlıklarımızı…
Kurumsal dedik de…
Bir şeyi merak ettim…
Yeni Devlet Hastanesi’ne dair bir şeyi… Hatay’ın, KIRMIZI KUŞAK üzerinde, birinci dereceden deprem bölgesinde olduğunu ve RİSK taşıdığını bildiğimizden, buna dair bir şeyi…
Sahi, şehre uzak kalışı ve zemin etüdü bakımından bir dönem ciddi eleştirilerin hedefinde tutulan yeni devlet hastanesi olası bir depreme ne kadar hazır ? Bunu niye mi soruyorum ? Sizi tedirgin eden bir detay mı bilmiyorum, ama ben hastaneye şöyle bir karşıdan baktığımda, aklıma çok da iyi şeyler gelmiyor ! Tamamen CAM bir dış yapı malzemesi ile kaplı bir hastanenin bu açıdan nasıl bir RİSK oluşturduğunu o yüzden merak ediyorum… Bu tür bir malzemenin, Hatay gibi DEPREMSELLİĞİ bu kadar yoğun yaşayan bir coğrafyada ne kadar iyi bir tercih olduğunun SORGULANMASI gerektiğini düşünüyorum…
O zaman konuyu biraz daha deşelim mi ?
Yaklaşık 3 sene önceydi sanırım…
Konuşan isim de konunun uzmanıydı…
İmar Barışı (AF) ile başlayıp, sözü Hastane’ye kadar getirdik ama, 2015’te Hatay’da olası bir deprem riski için konuşan isim, Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Yer Fiziği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semir Över olmuş, söyledikleriyle de, bugün niye bu kadar çok soru sorduğumuza karşılık korkutucu bir resim çizmişti bizlere…
Hatırlayalım mı ?
“Son yüzyılda Hatay’da meydana gelmiş en büyük deprem ise 22 Ocak 1997’de 5.7 büyüklüğünde meydana geldi. Hatay’ı etkileyen son iki tarihsel depremin büyüklüğü 7.2 ve 7.3’tür. Dolayısıyla Hatay’ın jeolojik konumuna baktığımızda, Hatay’da 7 ve üzeri büyüklüğünde deprem beklemekteyiz. Bu durumda son yüzyılda Hatay’da meydana gelen en büyük deprem olan 5.7 büyüklüğündeki depremin açığa çıkardığı enerji ile beklediğimiz 7 ve daha büyük depremin açığa çıkaracağı enerjiyi kıyasladığımızda beklediğimiz deprem 5.7 büyüklüğündeki depremin yaklaşık 90 katı olacaktır.”
Konu sadece CAM bir elbise giydirdiğimiz hastanemiz değil, ama kent içindeki açık alanlarımızın azlığı, olası bir depremde toplanma alanlarımızın belirsizliği, ama en çok da son imar barışı (AF) ile affedilen SORU İŞARETİ BOL yapı stokumuz !
Peki, ne yapalım ?
Sakin mi olalım?
Yoksa endişelenelim mi ?
Gerçeğimiz hangisi ?