İKİYÜZLÜ BATI VE MASUM BİZ
Mısır’daki askeri darbenin yapıldığı sıralarda, ki tarihler 2013’ün Ağustos ayını gösterirken, “Bu dünya, kudretli gibi görünen firavunlara bile kalmadı. Er ya da geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar” dediğimiz ve yaşananlara SİYASETEN tepki (!) koyduğumuz bir an vardı Ankara adına, hatta… “Batı buna hiçbir zaman darbe diyemedi. Hep müdahale demek suretiyle bu işi yumuşatmanın gayreti içine girdiler. Bizimle telefon görüşmelerinde darbe ifadesine hayır diyemediler, ama bunu açıklayamadılar. Bu konuda Batılı ülkeler eğer samimi davranmazlarsa artık demokrasi dünyada sorgulanmaya başlanacaktır” diye eklediğimiz bir başka an daha…
Önemli olan demokrasi miydi bilmiyorum ama, Kahire'de darbeye kurban verilen Esma için ekranlarda gözyaşı dökenleri çok iyi hatırlıyorum...
Demek ki Mısır bizim için önemliydi…
Peki, Bahreyn ?
Bugüne kadar, Ankara’nın ya da Dışişleri Bakanlığı’nın, Bahreyn’de 2011 Şubat’ından bu yana demokrasi güçlerine karşı şiddet uygulayan, özgürlük taleplerini aynı şiddetle bastıran Manama yönetimi için herhangi bir şey dediğini duyduk mu, HAYIR, gücü elinde bulunduranların baskıcı rejim anlayışlarını kınadıklarını işittik mi, HAYIR, yaşanan onca insan hakları ihlallerine karşın bir eleştirimiz oldu mu, HAYIR, mevcut muhaliflerin tutuklanarak hapsedilmesi uygulamasına karşı çıktık mı, HAYIR, Bahreyn İnsan Hakları Araştırma ve Gözetleme Teşkilatı Başkanı Bela Merzak ‘insan haklarını savunan ülkelerin’ ciddi girişimlerde bulunmadıkları sürece mevcut rejimin işlediği cinayetleri sürdüreceğini dile getirirken BİZLER bu talebi omuzladık mı, HAYIR, Bahreyn insan hakları aktivisti Ahmet Elvedai, Manama yönetimine verilen her desteğin, rejimin baskıcı ve ölümcül siyasetini sürdürmesine yeşil ışık yakılması manasında olduğunu ifade ederken BİZLER sessizliğimizi bozduk mu, HAYIR, Suudi tankları bu özgürlük taleplerini Bahreyn ordusu ile birlikte bastırırken BİZLER bunun demokrasiye aykırı olduğunu dile getirip karşı çıktık mı, HAYIR, Bahreyn'de ‘göstericilerin’ anlaşılması güç suçlamalarla tutuklandığını, işkence gördüğünü, insan hakları eylemcilerinin, öğrencilerin ve gazetecilerin esaslara uygun olmayan biçimde yargılandığını ve Şiilere karşı ayrımcılık yapıldığını -hazırladığı- İNSAN HAKLARI raporu ile ortaya koyan ABD'ye karşın BİZLER her hangi bir hazırlık yaptık mı, HAYIR, ülkenin doğusundaki Salman Limanı’ndaki Amerikan 5. Filosu’na ait deniz üssünün sessizliğinde yaşanan tüm insan hakları ihlallerini görmezden gelen Washington ve Batı’nın iki yüzlülüğüne karşın ayağa kalktık mı, HAYIR !
Peki, NİYE ?
Bitmedi…
Şii Din Adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr mesela…
Hani; Riyad karşıtı vaazları ve protestolara katılımı nedeniyle defalarca tutuklanan, “Doğduğum günden bu yana, bu ülkede kendimi hiç güvende hissetmedim” diyen, barışçıl protestoları sonuna kadar destekleyen, hatta “İdamların bizi haklı taleplerimizden vazgeçireceğini düşünenler yanılıyor. Bir gün mezhepçilik bitecek ve daha iyi konumda olacağız” cesaretinde duran, ama tüm bu muhalif kimliği nedeniyle de 15 Ekim 2014’te idam cezasına çarptırılan muhalif Şii Din Adamı…
Sahi, o idam edildiğinde NEREDEYDİK, biliyor muyuz ?
Peki, Ankara tam olarak NE DEDİ, iyice hatırlıyor muyuz ?
"Türkiye'de bir idam müessesi yok. Doğrudur veya yanlıştır ayrı mesele ama Suudi Arabistan'da bu müessese var. İran'da da bu müessese var. Amerika'da var, Rusya'da var, Çin'de var. Buralarda idam hala çalışıyor. Buralarda yapılan idamlar noktasında ses soluk çıkmıyor. Şu anda Suudi Arabistan'da atılan... İÇ HUKUK meselesidir bana göre, almıştır böyle bir kararı…"
Ne kadar da netiz !
Bu bir İÇ HUKUK meselesi !
O yüzden MÜDAHİL olamıyoruz !
Ama olduklarımız da YOK değil !
Bangladeş’te, Cemaat-i İslami Partisi Lideri Motiur Rahman Nizami'nin idam edilmesi mesela…
Hatırladık mı NE dediğimizi ?
“Bangladeş'te eski bakanlardan Niyazi'nin idamından duyduğum derin üzüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum. Her şeyden önce siyasi bir lider olan Niyazi'nin bu infazı hak edecek herhangi bir suçunun olmadığına inanıyorum. Müslümanların dünyanın her köşesinde mağdur ve mazlum bir duruma düşürüldüğü bir dönemde, çoğunluğu Müslümanların oluşturduğu bir ülkede bu tür sıkıntıların yaşanmasını teessürle karşılıyorum.
Bangladeş'teki idamdan sonra kimsenin sesi çıkmadı. Niye? Çünkü idam edilen, bir Müslüman.”
Tamam da, Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr da MÜSLÜMAN değil miydi, DİYE SORMAZLAR MI, ki hadi BATI ikiyüzlü ve sesini çıkartmadı, PEKİ BİZ, biz niye sessiz kaldık DİYE SORMAZLAR MI ?