Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 297 defa okundu.

Herkesin bir fiyatı var mı Fiyatsız kaç kişiyiz sahi

Oscar Wilde’i sever misiniz ? Sizde nasıl bilmiyorum ama, bende her yazarın ayrı bir hikayesi ve ayrı bir yeri var… Yaşamıma dair eksik tuğlaları taşır her biri ve boşlukları kelimelerinin bir aradalığında cümleleri ile doldurur…  O tuğlalardan birini boşluklardan birini kapatmak için kullanalım mı ? Ardından da başlayalım… Birbirimizle konuşmaya ! Yaşama dair sohbet etmeye… En çok da korktuklarımızı paylaşmaya… Ara ara fısıldamaya… Bazen de çığlığımızın karanlığında delicesine koşmaya… Finalde de ter içinde uyanmaya ! Yaşadığımız karabasandan çıkmaya ve belki de keşfetmeye !

 Wilde ne mi der ?

 …Savaşta güçlüler zayıfları köle yapar, barışta ise zenginler yoksulları köleleştirir. Yaşayabilmek için çalışmak zorundayız; oysa bize öyle düşük ücret ödüyorlar ki ölüyoruz. Bütün gün onlar için çabalıyoruz, onlar kasalarını altınla dolduruyorlar, bizimse çocuklarımız vaktinden önce sönüp gidiyor, sevdiklerimizin yüzleri sertleşip çirkinleşiyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı eller içiyor. Mısırı biz ekiyoruz ama soframız bomboş. Gözle görülmese de zincire vurulmuşuz biz, herkes, özgürsün dese de köleyiz…

 Haklısınız…

 Aslında bugünü özetlemiş…

Her günkü koşuşturmacalarımızı…

Ay sonu hikâyesinde buluşmayan yakalarımızı…

Ve o hikâyenin köleleştirdiği her birimizin zincirlerini…

 Şimdi sıra başka bir tuğlada… Hayatın bir başka yüzündeki umuda ! Aslında bizlere başka bir dünyanın varlığına işaret eden bazılarımızın yaşamı fiyatlandıran sisteme karşı çıkışına… Siyaseten satın alınabilirliğin tavan yaptığı bir coğrafyada DEĞER deneni değersizleştiren kalabalıklarımızın ötesinde yaşayanlarımıza…

 Bu defa Müjdat Gezen konuşsun… 

‘İlkelerin Olacak’ şiirini bizler için fısıldasın…

 Ve desin ki ;

 İlkelerin olacak…

Seni satın alamayacaklar…

Aptalların uydurduğu

atasözlerine inanmayacaksın…

"Paranın satın alamayacağı şey yoktur",

"Herkesin fiyatı vardır"

gibi sözlere kanmayacaksın…

Onurunla, kimliğinle ve

beyninle yaşayacaksın…

Üreteceksin, seveceksin…

Sevileceksin, inançlarının

arkasında duracaksın…

Sevgilerin karşılıksız,

yardımların gizli olacak…

Seni attan-ottan ayıran

özelliğin farkına varacaksın…

Çünkü sen insansın…

Ve bunu yakaladığın gün

bembeyaz yaşayacaksın…

 Gözlerinizi kapatıp böyle bir dünyanın varlığı için gülümsediniz mi ? Yoksa en başından mı vazgeçtiniz ? ‘OLAMAZ’ diye eklediniz ! Size OLAMAZ’ı dedirten yaşamın kirli atmosferinde iyice siyahlaşan ciğerleriniz dahi temiz hava solumayı unutmuşken, HAKLISINIZ ! Zor ! Onurunla, kimliğinle ve beyninle yaşamak, ZOR…  ‘BİZ, YERİNE DÜŞÜNÜRÜZ’ diyen ve düşünmenin sana vereceği ZARAR noktasında seni kendinden uzaklaştıran bir sistemde, ZOR ! Yoksulluğun kontrollü bir şekilde devamından yana olan siyasetin Türkiye’sinde, ZOR ! Gücü ve iktidarı sağlamlaştırmanın yolunu o yoksulluğu KONTROL etmede bulanların coğrafyasında, ZOR ! O yüzden MERCİMEK-KÖMÜR gibi kodlamalarımız var hayata dair ! Ve ceketlerimizi son deliğine kadar ilikleme ve söyleneni SORGUSUZ-SUALSİZ yapma üzerine işleyen yaşamlarımız...

 Finali Jordan Maxwell’e ayırdım…

Uyanışımıza dair bir şeyler söylesin diye, ki belki uyanırız !

 Uyanır ve görürüz !

 “…Çocuklarınızın eğitilmesini istemiyorlar. Çok fazla düşünmenizi istemiyorlar. Bu yüzden ülkemiz ve tüm dünya gün geçtikçe eğlenceyle, medyayla, televizyon programlarıyla, lunaparklarla, uyuşturucuyla, alkolle ve aktivitelerin her çeşidiyle dolu hale geldi, insanların zihnini meşgul tutmak için. Yani çok fazla düşünmeniz, önemli insanların işine gelmiyor. Uyanmanız ve anlamanız gerek ki, hayatınızı yönlendiren insanlar var ve siz bunun farkında bile değilsiniz. Perdenin arkasındaki adamların istediği en son şey, bilinçlenmiş ve düşünme yetisine sahip bir toplum. Bu yüzden sürekli olarak düzmece bir yaşam, din, medya ve eğitim yoluyla bizlere sunuluyor. İlginizi dağıtmak ve sizi her şeyden habersiz bırakmak istiyorlar. Ve gerçekten de bu işi iyi yapıyorlar…”