Her şey güzel olacak Herhalde galiba sanırsam
“Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiç işe yaramayacaktır…” demiş bir Yazar… Sizi bilmem ama, BEN tam olarak oradayım ! Başımıza gelenlerdeyim ! Başımıza gelenlerin öğrettiklerindeyim !
Sebep bu mu bilmiyorum ama…
Değilim…
Emin değilim…
Bu SENE hiç değilim…
Emindim, ama artık değilim…
Umudumun kırıntıları kuşların…
Zaten bana kalan da benlik değildi…
Bana kalan, açlığıma yeter halde değildi…
Benimkisi özlemek o yüzden, olmayanı hani…
Garip ama, Özdemir Asaf’ın deyişindeki BEN, tam benlik !
“Baharda kışı, kışında baharı özler insan… Ne uzaksa onu özler…”
Ama bir şeyi fark ettim BİZE dair, konuştuğum HERKESE dair… ki şöyle diyor o konuşanlar, konuşurken KORKARAK etrafına bakanlar, hatta geleneğin dibine vurmuş hayatların tahtalara vurur hallerinde TUTSAK kalanlar…
“Sanırım mutlu olmaya korkuyorum... Çünkü ne zaman çok mutlu olsam, bir şeyler hep ters gidiyor…”
Mutlu olmaktan vazgeçip, akıntıya bırakılan BEDENLERİN çokluğu da bundan belki ! Yaşam denen denizin dalgaları arasında BOĞULMUŞ bizlerin çokluğu da bundan ! Korkarak yaşayıp, KORKAK ölen bizlerin kalabalığı da bundan ! Sustukça DİLSİZLEŞEN, sonunda da görüntüden ibaret kalan bizlerin KADER diyen çaresizliği de bundan !
Başlığım biraz da bundan !
‘Her şey güzel olacak’ derken, ‘herhalde, galiba, sanırsam…’ diye devam edişim de !
Bilmiyorum aslında !
Niye emin değilim, bilmiyorum !
Bana ne güven vermiyor, emin değilim !
Bugünden yarına görmüyorum, belki bundan !
Göremediğim KENDİM, sanırım en çok da bundan !
Suçlu mu ?
Yok, uzakta değil…
+18’in Ankara’sında !
Köşesi KIRMIZI NOKTALI Meclis hani !
Sokağın kavgasında, küfründe duranlar hani !
Kendilerine HALKIN VEKİLLERİ diyenler hani !
Açık açık söyleyelim mi ?
Hiç biri bana UMUT vermiyor !
Ve hiç biri BENİ temsil etmiyor, edemiyor !
Onlar…
Sahi KİM onlar ?
Halkın vekilliğini, Ankara’yı omuzlarken ‘Anadolu’yu unutmak’ zannedenler… Milletvekilliğini tepedekine BİAT ETMEK sanıp, ruhlarını ve bedenlerini emanete bırakanlar… Temsil ettikleri ‘ay sonunu getirmekte zorlanırken’, aylık aldığı maaştan zerre utanmayanlar… Seçilmek için kapı kapı dolaşan, ardından da kapı kapı dolaştıklarını KAPISINDA bekletenler…
Geçen gün biri şöyle dedi :
“Böyle yazarak nefret kazanıyorsun…”
Anlamadım önce !
“Nasıl yani...” deyiverdim…
Cevap mı ?
“Bu kadar KENDİN olma, biraz UYUMLU ol…”
Aklıma tek şey geldi o an ! Kurt Cobain demiş ya hani… “Kendim olduğum için nefret edilmeyi, kendim olmadığım için sevilmeye tercih ederim...” Hatta William Shakespeare demiş ya hani… “Göründükleri gibi olmalıdır insanlar. Eğer değillerse, hiç görünmesinler daha iyi.”
Bizimkisi de bu mesele !
O yüzden…
Kalabalığın TESLİM olmuş uyumuna (!) inat, vicdanımın gerçeğe değdiği yeri seviyorum ben…