Hem Antakya Belediyesine soralım Hem Başkan İsmail Kimyeciye
Soralım sormasına da…
Haklısınız aslında…
Cevaplamazlar !
Hem de hiç…
Tamam da !
Bizimkisi neyin çabası ?
Madem konuşmayacaklar…
Soruları cevapsız bırakacaklar…
Hatta var olanla devam edecekler…
Boşuna dememiş Behçet Necatigil, “Susanlara hiçbir şey sormayınız” diye… Haksız mı ? Çok haklı ! Susanların memleketinde hele ki ! CEVAPLAR, çok sevilmeyen kısımlardan gelen soruların karşılığıysa hele ki !
Merak ediyorsunuz belki ama…
Aslında bizim meselemiz vicdanla ! O yüzden SORUMUZ da çok SORGUMUZ da ! Hani Agnes Heller der ya, “Bazı insanların vicdanı vardır, içleri acır; sessiz kal(a)mazlar, görmezden gel(e)mezler... Yol ayrımlarında tereddüt etmezler, bir kişilik edinme kaygısı güderler, sürüklenmezler, tavır alırlar… Hayatlarının merkezinde bir tek kendileri yoktur, ötekini içerme bilgisini edinmek için çaba gösterirler, yorulurlar…”
Bundan !
Bizimkisi biraz bundan !
Önce, ilk CEVAPSIZ kalan sorumuzla başlayalım ! Hani, tarihi Kurtuluş Caddesi’ne bakan bir ara sokağın tescilli evleri arasına asfalt döken hizmetle, ki BEN buna HİZMET demiyorum ! Aslında ne diyeceğimi HİÇ bilmiyorum ! YANLIŞ olanda niye bu kadar kayıtsız kaldığımızı da bilmiyorum ! YAPILAN YANLIŞ diyen kimsenin çıkmadığı bir şehirde nasıl olup da bu kadar yaşamışız, bilmiyorum ! Ha bire TARİH ve KÜLTÜR denenden bahsedip, aslında her ikisine de İHANET noktasında dururken, neye hizmet etmişiz ya da kime, bilmiyorum ! “Topu topu 15-20 metrelik asfalt” dedi ya bir tanesi geçen, işte bu RAHATLIĞIMIZIN bizi nasıl bir sona götüreceğini bilmiyorum ! Neyin hesabında durup da bu kadar sustuğumuzu ise hiç bilmiyorum !
Tek bir şey biliyorum…
Sorgulanmayan hayat yaşamaya değer değildir !
O yüzden…
Sorgulayın…
Yaşamınızı, her şeyi…
Diğerlerini, size reva görülenleri…
Adaletsizliği, eşitsizliği, hatta kaderi…
Yaşadığınız her anın mücadelesini verin…
Yaşama kattığınız her nefesin karşılığını da…
Bu karşılık öyle bir karşılık olsun ki, hak edin !
Konuşmayı da, soru sormayı da, sorgulamayı da…
Yazar Mary Oliver’i okudunuz mu hiç ? “Hayatı Yaşama Talimatları” der bir yazısında… Ve o hayatı yaşarken de basamakları sıralar… Her bir adımınızda size ne yapacağınızı öğütler… Der ki o öğüdünde ;
-Dikkatini ver…
-Şaşır…
-Gördüklerini anlat…
Bizimkisi de bu ! Ne eksik ne fazla ! Sadece bu ! O yüzden, kelimelerimizin sonuna yaklaşırken bir şey daha soralım, ki madem sorularla başladık, devam edelim… En çok da şu asfalt kısmıyla ama ! Sahi, en çok merak ettiğim şeyi sorayım belediye yönetimine, başkanına, hatta ÇÖZÜM diye sunduklarının altına İMZA atanlarımıza…
Yola döşediğiniz, hani ‘kilit taş’ dediğimiz yol malzemesinin neye yaradığını CİDDİ CİDDİ biliyor musunuz ? Bu taşların hangi amaçla üretildiğini ve neden bu şekilde dizayn edildiğini hele ki ! Soruyorum, çünkü emin değilim ! Soruyorum, çünkü bozulan ve tamir gereken kısımları BENZER bir malzeme ile halletmeniz gerekirken ASFALT merakınızın bu yama noktalara ISRARLA doldurulmasını izliyoruz ! Soruyorum, çünkü kolay sökülüp kolay monte edilebilen bir malzemenin tamiratını neden ASFALT ile yapmaya çalıştığınızı anlamaya çalışıyorum !
Anlamaya çalışırken de, “Hangi insanın derinine biraz eğilseniz, ortak bir dert karşılıyor sizi… Anlaşılma isteği…” diyen Bejan Matur’da mola veriyorum ! Mola verdiğim noktada sizi de anlamaya çalışıyorum !
Ama zor !
Anlamak zor !
Peki, kendinizi anlatmak ister misiniz ?