HELALLEŞELİM mi Eteğimizdeki taşları dökelim
Bugün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun "helalleşme" açıklamasındayım…
Peki, bu ülkenin, kendi geçmişine gömdüğü hangi acılar bu başlığın altında ?
Aslında kirliyiz ve bu, onun itirafı mı ?
Halının altına süpürdüklerimizi çıkartma daveti mi ?
Dersim…
Roboski…
6-7 Eylül…
1915…
28 Şubat…
Ergenekon Davaları…
Somalı Madenciler…
12 Eylül hapishaneleri…
Madımak…
Gezi…
Haklısınız…
Eteğimizde çok taş var…
Bizi ağırlaştıran çok yükümüz var…
O yüzden de helalleşme listemiz çok uzun…
Peki, onca acı, acıyla karışık öfke, öfkeyle karışık terk edişler, HELAL ETTİM diyecek mi ?
Emin değilim…
Bir Gazeteci dostum, Kemal Kılıçdatığlu’nun helalleşme yolculuğuna dair demiş ki;
-
1986 yılında, Kemal Kılıçdaroğlu, Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü’nde daire başkanıydı. Tarihe meraklıydı. Özellikle de doğup büyüdüğü, okuduğu, Dersim’in tarihine… 1930’ların sonunda, orada olanları Tarih Vakfı’nın belgelerinden okumuştu. Tanıklarla da konuşmak istedi. İhsan Sabri Çağlayangil’den randevu aldı. Sonraları Cumhurbaşkanı Vekilliğine kadar yükselen Çağlayangil, Dersim Katliamı sırasında Malatya Emniyet Müdürü’ydü. Kılıçdaroğlu, onun anlattıklarını dehşet içinde dinlerken, kasetli teybine de kaydediyordu.
Çağlayangil, Kürtlerle operasyon öncesi yapılan müzakerelerden sonuç alınamayınca, ordunun, zehirli gaz kullandığını anlatıyor ve şöyle diyordu: “Kanlı bir harekât oldu. Dersim Kürtlerini yediden yetmişe kestiler. Mağaralarda fare gibi zehirlediler. Dersim davası böyle bitti”…
O zaman 38 yaşında olan Kılıçdaroğlu, Seyit Rıza’nın idam sahnesini ve asılmadan önce söylediği “Ayıptır, zulümdür, cinayettir” sözlerini de, infazın tanığı olan Çağlayangil’den bizzat dinledi.
Şimdi, tam da o infazdan 84, o röportajdan 35 sene sonra, Kılıçdaroğlu, bu kez CHP Genel Başkanı olarak diyor ki, “Bu ülkede iktidarlar hep değişti, ama ülkenin makûs tarihi hiç değişmedi. Farklı topluluklar, ağır yaralar taşıyor. Benim Partimin de geçmişte açtığı derin yaralar var. Bu yaraların kapanması için bir helalleşme yolculuğuna çıkıyorum”…
-
Helalleşme yolculuğu…
Zor bir yolculuk olacağı kesin !
Tarihi yaralarla yüzleşmek, o yaraları ruhunda taşıyanlarla helalleşmek hele ki…
Kılıçdaroğlu, bu yolculuğa dair bir de mektup paylaştı geçenlerde ve aslında özlediğimiz bir Ankara adına, biriken acıların kalplerine şöyle bir dokundu ve dedi ki;
“28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp, helalleşeceğiz... İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz... Roboski ile helalleşeceğiz... Sivas, Kahramanmaraş mağdurları ile helalleşeceğiz. Diyarbakır hapishanesi mahkûmları ile helalleşeceğiz. Varlık vergileri altında inim inim inlemiş azınlıklar, 6-7 Eylül olaylarının mağdurları ile helalleşeceğiz. Mahkemelerde süründürülen askerlerimiz ve aileleri ile helalleşeceğiz. Bugün Londra'ya göç etmiş, en parlak genç beyinlerimiz ile helalleşeceğiz. Ali İsmail Korkmaz'ın Ailesi ile helalleşeceğiz. Soma ile helalleşeceğiz… Darbeciler tarafından bir sağdan, bir soldan gencecik çocuklarımız asıldı bu ülkede… O insanlarımızla helalleşeceğiz... 9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel'i kaybeden ve mahkemelerde süründürülen Mısra Öz ile helalleşeceğiz. Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz…”
Acı sahipleri der mi, bilmiyorum ama…
Bu adımı atan için bir HELAL OLSUN demek gerekiyor galiba !