Hediye ettiğiniz bir kitap değil Bir kentin sayfa sayfa nefes alış verişi
Kırılacak 206 tane kemiğiniz varken, aptalın biri gelir kalbinizi kırar…
Doğru demiş Marlynn Longston… Hayata dair yaşadıklarımızın en güzel özetini yapmış… Aslında bir kelebeğin ki kadar kısa olan hayatlarımızın PERDE dediği anların toplamında biriken çığlıklarımızı özetlemiş… Yanaklarımızdan süzülen o tek bir damla gözyaşının niye hiç kurumadığının fotoğrafını çekmiş…
Aslında bu kent de biz gibi !
İçinde yaşadığımız kent biz gibi !
Öfkeli ve yorgun sen gibi, ben gibi !
Ama en çok da…
Bıkmış…
Vazgeçmiş…
Kırılmış…
Çökmüş…
Terk edilmiş…
Kalbi kırılmış…
Ağlamış…
Bir başına bırakılmış…
İhanete uğramış…
Biraz sevmiş…
Acısı bol olmuş…
Umut etmiş…
Kaybetmiş…
Hayal etmiş…
BELKİ demiş…
KEŞKE’leri bol olmuş…
Ama vazgeçmemiş !
İzlemekten vazgeçmemiş !
Ona reva görülen hayatı en çok da…
Hani derler ya ;
“Hayat, dar alanda koca bir trajedi, ama geniş açıdan da enfes bir komedi” diye !
Biraz bundan…
Şimdi bugüne başlayalım mı ? Elde birikenleri paylaşalım… Birikenleri, bu kenti yönetme sevdası ile ayağa kalkanlarla paylaşalım… Ardından da ne kadar sahip çıkacaklarını izleyelim ! Avuçlarına dolduracağımız bizdekileri kalplerine ne kadar yakın tutacaklarını da !
Geçen gün bir hediye sunulmuş, Ankara’dan gelenlere…
Ak Parti Genel Merkez Kadın Kolları Teşkilat Başkan Yardımcıları ve MKYK Üyeleri Emel Anlar ve İffet Polat'a verilmiş o hediye… Verilen mi ? Bu kentin kendisi… Bu kentin hikayesi… Bu kentin fısıltısı… Bağırıp da duyuramadıkları…. Sayfa sayfa anısı… Kelime kelime sokakları… Cümle cümle ahşap evleri… Paragraf paragraf taş bedenlere ekli kapı kolları… Ve son sayfasına geldiğinizde, BU BENİM dediğiniz KENDİSİ…
Haklısınız…
Bu basit bir HEDİYE değil !
Hediye ettiğimiz bir KİTAP değil !
Bir kentin SAYFA SAYFA nefes alış verişi..
Özetle…
Prof. Dr. Ataman Demir’in “Çağlar İçinde Antakya” adlı kitabı hediye edilmiş Antakya Belediye Başkanı İsmail Kimyeci tarafından… Daha iyi bir tercih olamazdı, diyelim mi ? Hatta bu keyif veren Antakya için Dafne Kitap Yayınevi’ne teşekkür edelim mi ? Bize BİZİ hatırlattıkları için… Unuttuklarımızın aslında KENDİMİZ olduğunun altını çizdikleri için… Düne dair anlatılanlar noktasında duran bugünün ne de büyük kayıplarla yoluna devam ettiğine işaret ettikleri için…
En çok da…
BAŞKA ANTAKYA YOK dedikleri için !
Biraz da bundan, Sayın İsmail Kimyeci… Başka bir Antakya olmadığı için… Dar sokakların taş ve ahşap bedenli evleri bu kentin son fısıltısı olduğu için…. Tescilli bir bölgede ASFALT denen ruhsuz bir malzemeye hayat vermeye devam ettiğiniz için ! Bunu da HİZMET başlığı altına sıkıştırmaya devam ettiğiniz için !
Ama siz de haklısınız !
KONUŞMAYAN bir kentte böylesi bir şeye ‘HİZMET’ demek o kadar kolay ki ! KONUŞMAYAN bir kentte eldeki kayıplara yenilerine eklemek ve BUNA DA ŞÜKÜR deyip iç geçirmek o kadar kolay ki ! Ama en azından, hediye ettiğiniz KİTAP için bir MOLA alın ve mümkünse sayfaları arasında birazcık DOLAŞIN ! Dolaşın ve sonra bir kez daha DÜŞÜNÜN !
Olmaz mı ?