Hayatta çok YOL aldım Aldıkça da HAYAT yüklendim
Bir yerde okudum geçen…
Şöyle diyor, aldığınız yol için…
Hayatta kat ettiğiniz mesafeler için…
-
Gittim... Yol aldım... Yol; yaralarıma merhem, umuduma doğan güneş, hayallerime kanat oldu... Yola çıkmanın, bir tapınaktan daha kutsal bir tınısı olduğunu öğrendim... Sükûnet içinde ilerledikçe, hayatımda köklü bir yer edinen belirsizlik pususunun ortadan kalktığını gördüm... Yaşamaya dair endişeler bittiğinde, kaygılar yok olduğunda, düşüncelerden kurtulduğunda ortaya çıkan şeydi hayat…
-
Çok gezen biri olmayı o yüzden hep çok sevdim…
Ama sadece bu şehir için değil…
İçinde yaşadığım şu koca dünya için…
Tanıştığım yaşamlar, dinlediğim hikâyeler için…
Ama en çok da…
Yolun, o kendine has hikâyeleri için…
Size kendini fısıldayan hani… Kendini fısıldadıkça, fısıldananlar içinde kendinizi bulduğunuz hani… Yollar, sadece GERİDE KALAN değildir o yüzden… Söylenmeyenleri duyduğunuz anlardır… Her ileriye attığınız adımda, her aşılan km’de, yorgunluğunuzun, coşkuyla karışık bir heyecanla ‘sıradaki yer…’ deyişine şahit olursunuz… Ve her yeni ADRES, yeni bir SİZ yaratır…
Evet…
Yol almak da, yolcu olmak da iyidir…
Amerikalı Psikiyatrist/Yazar Irvin David Yalom’un,
-
Ne zaman insanların arasına girsem,
daha az insan olarak geri dönüyorum…
-
deyişi de buna dair…
Ne garip değil mi ? İnsan kalabilmek için insanlardan kaçıyoruz… KENDİMİZ olmamıza izin verilmeyen yaşamlardan uzağa, KENDİMİZ olabilmenin hikâyesinde, BENİMKİ HANGİSİ diye diye yol alıyoruz…
Aslında fısıldadığımız şarkı aynı…
O yol hikâyesinin nakaratı hep aynı…
Tekrar edelim mi ?
-
Dağ tepesinde bir çam olamazsan, vadide bir çalı ol…
Fakat oradaki en iyi çalı sen olmalısın…
Çalı olamazsan, bir ot parçası ol, bir yola neşe ver…
Bir misk çiçeği olamazsan, bir saz ol…
Fakat gölün içindeki en canlı saz sen olmalısın…
Hepimiz kaptan olamayız, tayfa olmaya mecburuz…
Dünyada hepimiz için bir şey var…
Yapılacak büyük işler var, küçük işler var…
Yapacağınız iş, size en yakın olan iştir…
Cadde olamazsan, patika ol…
Güneş olamazsan, yıldız ol…
Kazanmak yahut kaybetmek ölçü değildir…
Sen her neysen, onun en iyisi ol…
-
Anlayacağınız…
YOL da HİKÂYE de değişmiyor, ki ikisi de sana KENDİNİ anlatıyor, KENDİNİ BUL diyor…
Ama bir şeyi daha tekrar ediyor…
Ve diyor ki…
-
İnsanın en hazin kazası,
içindeki kuy(t)uya düşmesi…
-
O zaman…
Bir satır başı yap…
Ve YOL’a devam et…
Ama kaçmak değil, bulmak için…