Hayat malzememiz eksik Ama çok şey istiyoruz
.*.
“Sadece yaşamak yetmez” dedi kelebek,
Gün ışığı,
özgürlük ve
küçük bir çiçek de gerek…
.*.
Hayatlarımız da böyle !
Nefes almak, yaşamak için yetmemeli…
Cesaret de gerek,
Atılan o ilk adım da,
KENDİN olma gayreti de,
İlkelerin için ayağa kalkman da,
İnandıkların için kafa tutabilmen de,
Kendine ait kelimelerinle konuşabilmen de,
BURADAYIM demen de !
Ardından ‘İSTİYORUM’ diyebilmelisin, hayata !
Anlayacağınız, HAYAT denen yemek için AÇIZ madem, ki doymak için listemiz de hazır ! Peki, kaçını tamamlayabildik, o listedekilerin ? Kaçının yanına çentik atabildik ? ‘TAMAM’ dedik ve bir diğerine geçebildik !?
Hatta bu sorguyu, içinde yaşadığımız kent adına da yapalım mı ? İçine atıldığımız betondan bozma şehirlerin kalabalık yorgunluğunda NEREDEYİZ, bakalım mı ?
Mesela,
…kimle konuşsam, şikayetçi !
Çarşıdaki esnaf, kazanamamaktan…
Turizmci, kentin yönetim biçiminden…
Vatandaşsa, alamamaktan, pahalılıktan…
Bu kadar şikayetin içinde KRAL ÇIPLAK demeye sıra gelince, kimsenin ortalıkta olmamasında da duralım mı biraz ? İçten içe çok konuşan, ama sesi çıkmayanlar olarak en çok da !
Tek tek ben sorayım o zaman…
Samandağ-Arsuz arasında hizmete (!) açtığımız (!) bisiklet yolu, ne oldu sahi ? Açılışında herkesin BEN dediği, kurdele kesiminde bir diğerine omuz attığı yeri, bugün NİYE bu kadar unutup da rafa kaldırdık ? “Türkiye’nin EN…” diye başlattığımız cümlelerin ev sahipliğinde duran bir bisiklet yolunu, hala tek bir ulusal yarışmaya konu edemeyişimizin nedenlerine NELERİ ekledik ? Samandağ-Çevlik’te başlayıp Arsuz-Kale’de biten bir sahil yolunu, bu noktadan hemen sonra bir keçi yoluna bağlama gayretimize NASIL bir mantık ekledik ?
Yıllar önce projelendirilen, ama hala değişim bekleyen Harbiye-Şelalelerini mi ?
Unutmadık !
Antakya’nın trafiğe kapalı Saray Caddesi içindeki eski Roma’dan kalma bir altyapı mimarisinin çöp ve kir içindeki halini izleyip, bu kentin NE TÜR bir turizm politikası olduğunu anlamaya çalışan hallerimizi de !
Eski kentin, dizilere konu dar sokaklarının taş ve ahşap evleri arasına asfalt yol döşeyenlerini de !
Buna ses çıkartmayanları da !
İzleyenleri de !
Kıbrıs’ın Girne kentine yolcu taşımaya çalışanların, bilet fiyatlarının yüksekliği yüzünden daha ilk haftadan yaşadıkları YOLCUSUZLUĞA çözüm için indirim yapmak zorunda kaldıklarını bilirken, hiç bir şey olmamış gibi davranan hallerini de ! Seçilen deniz otobüsünün, açık deniz için uygun olup olmadığının tartışmasını da ! Bu kentin Valisinin, iyi ya da kötü, bu kentin böylesi önemli bir yatırımı konusunda, açılışta OLMAMA tercihinde durma gayretini de !
“Adalı Konağı'nın en üst katı ve orta alandaki bazı alanları, Valilik Mutfak Sanatları Merkezi olarak kullanacağız” şeklinde açıklama yapanların, bugün hala bu hizmet alanına işlerlik kazandıramamasını da !
Kentin gastronomi içerikli organizasyonlarının, belediyelerin güç (!) ve gösteri (!) alanı haline getirilmesini de !
Haklısınız…
Hayat malzememiz çooook eksik…
Ama buna rağmen de çooook şey istiyoruz !