HATSU ile başlayalım Belediyelerle devam edelim
Hayatımız, PADİŞAHIM ÇOK YAŞA modu içinde geçerken, gerçeğimizden de kendimizden de o kadar uzaklaşıyoruz ki, yaşadığımız şey bir çeşit Stokholm Sendromu olmalı, ki içine atıldığımız kent şartlarının tutuklu halinde sürekli bir gözaltı durumunda hissedişimiz de bundan…
Konuşmama sebebimiz de…
Olana müdahil olmaktan kaçınmamız da…
Rehinenin, kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati oluşması olarak özetlenebilecek, Stokholm Sendromu halimiz, buna dair…
Öyle ki…
Artık durumdan şikâyetçi bile değiliz…
Aksine, var olanı sahipleniyoruz…
Hatta onu savunuyoruz…
Mesela !
Her gün yanı başından geçtiklerimiz… DUR ve DÜŞÜN diyenler… Ama görmemek için sırtımızı döndüklerimiz, duymamak için koşar adım uzaklaştıklarımız, bilmek istemediklerimiz…
Haklısınız !
MEMLEKET deneni SİZ mi kurtaracaksınız !
Bırakın memleketi, kurtarsın KENDİ kendini !
Peki, benim örneğimde bugün NE mi var ?
Hemen her gün arabayla yanı başından geçtiğim HATSU binası… Aslında konuşacağımız şey YENİ bir şey değil… Yani eldeki ne günlerdir bu halde… Ne haftalardır… Ne de aylardır… Belki yıllardır !
Konu mu ?
Antakya’nın Cumhuriyet Caddesi üzerindeki kurumsal binanın birkaç girişi var… Üzerine konuştuğumuz girişi, personel girişi ya da vatandaşa ayrılmış bir alan olmalı, ki soruna kaynaklık eden detaylar da tam olarak burada !
Hikâyeyi bugün bu sayfaya taşıyan şey mi ?
İki AĞAÇ !
Üzerlerine demir plakalar çakılmış iki AĞAÇ !
Duruma her şahitlik edişimde, BAŞKA YER Mİ bulamadılar diye soruyorum kendi kendime… Bunu sorarken de, kurumsal logodaki yaprağa ve o yapraktan damlar haldeki tek bir damla suyun berraklığında takılıyorum… İki ayrı kurumsal yaklaşım arasında kalan HATSU idaresine sormak gerek aslında…
Bu ikisi arasında, hangisine daha yakınsınız ?
Sonuç mu ?
Üzerlerinde ;
-
Su tahsilat veznesi, ve…
Sivil araç giremez, diye yazan…
-
demir plakaları ağaçların bedenlerine çivileme alışkanlığımızdan vazgeçmiyoruz… ÇEVRE adına kurumsal talepleri kent halkı ile paylaşırken ve bu konuda İNANDIRICI olmaya çalışırken, biraz da bu yüzden sonuç alamıyoruz…
Finalde mi ?
Ağaçlara ÇİVİLENEN demir plakaların GERÇEK, ama binanın üzerine asılı duran YAPRAK ve SU DAMLASI’nın slogan kimliğinde duruyorsunuz…
Anlayacağınız, durum…
Her ‘Dünya Engelliler Günü’nde, engelli bireyleri yanına alan ve fotoğraf çektiren yerel idarecilerin, kent içindeki yolları ve kaldırımları ULAŞILABİLİR yapma konusunda yazdığı BİR ARPA BOYU YOL hikâyesine benziyor…
Sizce…