Hatay’da Binler öldü… Yüzbinlerse Göç Etti…
Şu an bir çoğunuz şunu soruyor, eminim !
Geriye ne kaldı ?
Bir tanesi buna dair yazmış, NE KALDI kısmına cevap vermiş…
Bana gönderdiği mesajda dediği mi ?
“İnsan gider…
Hırkası kalır,
Terlikleri kalır,
Fotoğrafları kalır,
Yattığı köşede gülümsemeleri kalır,
Duvarlarda sesinin tınısı kalır,
Birlikte diz çökülen sofra öylece kalır…
İnsan kalmaz !
Acısı kalır !
Annemi kaybettim, babamı da… Kocam hala tedavi görüyor… Küçük kızım, yaşadığı korkunun travmasını bugün hala yaşıyor… Ben, hepsi için güçlü olmaya çalışmaktan dolayı o kadar yorgunum ki ! Haftalarca çadırda kaldıktan sonra, konteynerdeyiz ! Bizi soktukları hal, BUNA DA ŞÜKÜR ! Bugün doyduk mu, buna da şükür ! Yağan yağmurda konteynerimiz sorun çıkarmadı mı, buna da şükür ! Devlet, bize, kendi evlerimizi parayla da olsa yeniden yapıp teslim edecekmiş ya, buna da şükür ! Onca yıkılan, çöken, dere yataklarına yapıldığı ortaya çıkan binaların sorumluluğu için bir müteahhit daha yakalanmış ya, buna da şükür ! Depremin üzerinden 9 ay geçti, ama şehrimiz hala enkazların ve tozun / toprağın içinde ama, buna da şükür ! Kader de olsa, bir planın parçasıymışız ya, buna da şükür !
Antakya’dayım…
Gözüm, belediye başkanlarını arıyor…
Ara ara çeken internetimle, sosyal medyalarına bakıyorum, ne yapıyorlar diye ! Park yapıyorlarmış diğer ilçelere, yol ve kaldırım da… Depreme dair hiç detay yok ama ! Hala çadırlarda süren yaşama dair hiçbir not da ! Bizim gibi konteynerlere sıkışan on binlerin travmaları da ! Ama çalışıyorlarmış ! Çok çalışıyorlarmış ! Gece gündüz demeden çalışıyorlarmış ! Deprem yokmuş, hiç olmamış gibi çalışıyorlarmış !
Gerçekten de öyle !
Sosyal medya hesaplarına bakın, sanki deprem kentinin belediye başkanları değil de, ege de bir sahil kasabasının sorunsuz makam sahipleri hepsi de ! Sanırım bu rahatlıkla da yaklaşan yerel seçimleri bekliyorlar ! O kadar başarılı (!) bir geçmişleri var ki, deprem sonrasını da o başarının gölgesinde geçiriyorlar, belli ! Nasılsa seçilirim mi diyorlar acaba ?
Seçilirler mi ?
Günahımı bile vermem hiç birine…
Ne ona, ne de diğerine…
Zaten şu ana kadar dayandım ya şu şartlara, emin olun, bir dönem daha geçiremem onlarla !
Depremin yok ettiği caddelerden birinde, annemi ve babamı kaybettim… Fatih Caddesi’nde ! Annem öylesine severdi ki, evinden çıkıp, ağaçlar arasındaki o caddeden aşağıya inmeyi… Ardından, yol ve kaldırım çalışması diye bir şey başlattı, o başarılı denen başkanlardan biri ve tüm ağaçları kesti, ama tüm ağaçları ! Ne bir tane fidan dikti yerlerine ne de bir açıklama yaptı ! Annem, o halin ardından günlerce ağladı, her o caddeden aşağıya yürüdüğünde… “Bizi de bu kenti de betona gömdüler” deyip durdu !
Bizleri kötü yöneten belediye başkanlarımız var, kötü yöneten Vali zaten çekip gitti ! Keşke bunlar da çekip gitseler… Keşke bu şehir, artık YETER diyebilse, KONUŞSA, ‘daha iyisini hak ediyorum’ diyebilse ! Emin olun, vizyoner sahibi insanlar tarafından yönetilmiş bir şehir olsaydı bu kent, deprem öncesi, dünyanın yıldızı olurdu ama… Ülke gibi, bu şehir de onları hak etmeyenlerce yönetiliyor…
Gündemimizin Dilan Polat gibilerin zengin, şaşalı ve sonradan görme halleriyle dolu olması da bundan, ki o sonradan görmeliğin aynısının ve hatta daha fazlasının Ankara’da da olduğunu hepimiz biliyoruz…
Kendimizi kandırmayalım…
Bu adamlar, bizlerin oylarıyla bu hayatı yaşıyor ve bizlere de bu berbat hayatları yaşatıyorlar… Değişmek de değiştirmek de bizim elimizde… Ben, tüm hayatını kaybeden ve bir konteynere sıkışan biri olarak bunu söyleyebiliyorsam, siz, haydi haydi söyleyebilirsiniz !..”
Haklı…
Hatay’da binler öldü, yüzbinlerse göç etti ama, kalan ve kaldığı yerden yeniden bir hayat kurmak isteyenler şimdi daha çok düşünmek ve yaklaşan yerel seçimlerde bu kenti ve yaşamlarını vizyoner ve vicdan sahibi insanlara teslim etmek zorunda !
Düşünün…