Hakan Fidan'a Soralım... Filistin Mi, Hamas Mı?
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın, Hamas'ı, hali hazırdaki devlet yapılanması içinde resmi kurumsal bir yere koyduğunu, buna dair bir ilanını, açıklamasını duyduk mu ? Peki, 2017 yılından bu yana Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı olan İsmail Haniye'nin, 2006 Şubatı'nda başlayan 16 aylık kısa dönemi dışında, Başbakanlık yaptığına dair bir bilgimiz var mı ?
Bunu da duymadık...
Bilgimiz de yok...
Peki, nasıl oluyor da Ticaret Bakanlığı'nın sayfasında yer alan, Aralık 2020 tarihini taşıyan "Filistin'in Genel Ekonomik Durumu ve Türkiye ile Ekonomik-Ticari İlişkileri" başlıklı raporda, "Gazze Hükümetinin Başbakanı İsmail Haniye" ifadeleri yer alıyor !? (Kaynak DW Türkçe /Clare Roth)
Gazze'yi, El Fetih'le girdiği çatışmalar neticesinde mevcut Filistin yönetiminden koparan ve bölgede yaşayanlar üzerinde DEFACTO bir yönetim kuran Hamas'ın bu haline resmiyet kazandırmak, Ankara'nın bile isteye yaptığı bir tercih mi ? Durum buysa, bu tercihin, Filistin politikası noktasında bizi nereye taşıdığını, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a soralım mı ? Ülkenin temel güvenlik birimi olan MİT'in tepesinden Ankara'ya, dış politikanın zirvesine transfer olan Fidan, bize, mevcut Filistin Devleti'nin bile bugün Haniye'ye vermediği bir sıfatı tanıyanlar olarak, bununla neyi amaçladıklarını da söyler mi ? 7 Ekim saldırılarının ve aldıkları rehinelere uyguladıkları şiddetin resminde duran silahlı bir örgütün yöneticisine "Gazze Başbakanı" payesi vermek, bir devlet (Filistin) yapılanması içinde ikilik yaratma hedefini de ortaya koymuyor mu ?
Amaç bu mu ?
Yine de soralım...
7 Ekim sabahında, İsrailli sivilleri hedef alan, yüzlerce insanın ölümüne yol açan, kadınları ve çocukları rehin alan Hamas'ın bu kanlı saldırısını hiç bir platformda kınamamak, görmezden gelmek, bu eylemler gölgesinde yapılanları da kendi ülkesinin Kuvay'i Milliye'si ile bir tutmak, son yıllarda hızla güncelenen ülke profili adına ne anlatıyor ?
Çatışmalarda yaralanan Hamas militanlarına Türkiye'deki hastaneleri açmak, ardından bu militanları yeniden çatışma bölgelerine savaşmak üzere göndermek, bunu da bir ÖVÜNÇ / GURUR kaynağı olarak sunmak, Türkiye dış politikasının elinde tuttuğu kartları ne hale sokuyor ?
Soruların kalabalığında net bir özetimiz de var aslında !
Müslüman Kardeşler'in Mursi'si uğruna Kahire ile uzun yıllar boyunca ipleri koparan, tüm köprüleri yakan, Mısır demokrasisini yerle bir eden darbeci askerleri DİKTATÖR ilan edenlerin Ankara'daki son halini izlerken, aynı Müslüman Kardeşler'in Filistin kolunun bir uzantısı olarak kurulan Hamas'a verilen bu AÇIK ÇEK'in ne zaman KARŞILIKSIZ çıkacağını merak edenlerden biriyim, aslına bakarsanız... Tabi, ülkenin içine düştüğü ekonomik kriz / darboğaz sarmalını da hesaba katarak, Ankara'nın HER ŞEYİ UNUTTURMA pahasına başka hangi adımları atabileceğinin de endişesi içerisindeyim !
Hele ki Erdoğan'a verilen SEFERBERLİK ve SAVAŞ HALİ yetkisinin ardından...
Haklısınız,
...eldeki Ankara'nın SEFERBERLİK ve SAVAŞ HALİ durumlarına o kadar alışığız ki ! Suriye ile yaşadıklarımız ortada... Bu durumun bizlere yüklediği ağır maliyetler de... Bitmek bilmeyen sorunların toplum katmanlarında yarattığı girdaplar da...
Hakan Fidan'a son bir sorumuz daha olsun, o zaman...
Sahi, Hamas'a, Hamas liderlerine verilen bu AÇIK ÇEK'in bizlere maliyeti ne olacak !?
Bunu da hesapladınız mı ?
Hesapsızlığımızın Suriye'de başımıza açtıkları ortada ya, sorumuz en çok da bundan, Sevgili Fidan !
