Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 232 defa okundu.

Gündemimiz dolu çok dolu 140 karakterden fazlasıyla hem de

Bir dönem ne de korkardık ‘KÜRT’ demeye, ‘KÜRT’ kelimesini yazmaya, hele ki ‘KÜRTÇE’ konuşmaya… ‘KÜRDİSTAN’ mı ? Aralarındaki en tehlikeli kelime buydu ! ‘KÜRDİSTAN’ demek bölücülüktü, teröre yardım ve yataklıktı ! PKK ile bir tutulmaktı…  Devlet karşıtlığıydı…  Soruşturmaydı, gözaltıydı, tutuklamaydı… Yargısız infazdı…

Oysa bugün… Ankara’da göndere Kürdistan bayrağı çekiyoruz ! Bayrağını çekiyoruz çekmesine de, anlamını da içeriğini de çok sorgulamıyoruz ! Bugünkü tartışmalarımız da ondan…  Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerin bağımsızlık mücadelesini konuşurken ne yapacağımızı şaşırır hallerimiz de… Hatta bunu savaş sebebi saymaya çalışan siyasi aktörlerimizin öfkeden kızarmış yüzleri de… Hele ki, “Elime ilk silah aldığımda 16 yaşındaydım ve hedefim bağımsız bir Kürdistan ülkesi kurmaktı. Hep bunun için savaştım ve bu uğurda ölmeye hazırım” diyen Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı Mesut Barzani’yi dinleyen Ankara noktasında…

 Sahi… 25 Eylül’deki bağımsızlık referandumunun domino etkisindeki Kürtlerin heyecanı dalga dalga bölgeye yayılırken, olası bağımsız bir Kürdistan’ın bölgesel etkileri Irak’ın dışındaki ülkeler bazında ne olur ?

Mesela Türkiye için… Suriye için… İran için…

 Peki ya petrole sahip güçlü bir Kürdistan, Türkiye’nin müttefiki mi olur yoksa rakibi mi ? Petrol demişken… Kerkük’ü unutmak mümkün mü ? Günde 800 bin varil petrol çıkarılabilen ve henüz büyük bir bölümü bulunup çıkarılmamış Kerkük petrolünü es geçmek mümkün mü ? Ankara da Erbil de durumu PETROL dışına taşıma çabasına girse de, bu toprakların sahipliğine ekli güç ve para oyununun eldeki kartları güçlendirdiğini söylemeden geçmek mümkün mü ?

 Değil…

 Bağımsızlık referandumuna ekli takvimi ertelemesi yönünde gördüğü baskıya şu ana kadar direnen Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY) Başkanı Mesut Barzani’nin bu yöndeki mesajı, biraz da bu yüzden çok net ! “Biz, Kerkük’ün Kürtlere ait olduğunu söylemiyoruz. Kerkük, tüm etnisitelerin bir arada var olmasının sembolü olmalıdır. Herhangi bir grup Kerkük’ün durumunu güç kullanarak değiştirmeye çalışacaksa, her bir Kürdün bunun için savaşa hazır olduğunu bilsin…”

 Haklısınız ! Dışarıda akan hayatın bizler için zor geçeceği günlerin yaklaştığını söylemek çok da yanlış olmayacak… İçeride akmaya devam eden hayatın dışarıdan ‘kolay’ olduğunu söylemek mümkün mü peki ? Değil ! Demokrasinin yara bere içinde kalmış haliyle idare ettiğimiz bir coğrafyada iyi olduğumuzu söylemek pek mümkün değil !

 “İdare ediyoruz” desek mi ?

Belki de “susup oturuyoruz” diye eklesek !

 Randal Keynes der ki… Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir... Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar... Uçamayanlar ise tavuk olur… “TAVUK TOPLUM” , önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkına bile varmaz…

 BARIŞ kelimesini SAVAŞ’a tercih ettikleri için BÖLÜCÜ ve hatta TERÖRİST ilan edilip işsizliğe ve yalnızlığa mahkum edilen Akademisyenler ile kanun hükmünde kararnamelerle işlerinden uzaklaştırılan ve ‘tavuk-pilav’ satarak ayakta kalmaya çalışan öğretmen örneklerinin görüntülerine bakakaldığımız bir ülkede ‘yem-gaga-yumurta’ üçgeninde birer vatandaş olduğumuzu fark edip mutlu mu olsak, ne dersiniz ? Yoksa yazmaya, konuşmaya devam mı etsek ? Bugün diğerleri için ayağa kalkmaya fırsatı olan bizlere düşeni yapsak !

 Hani, Alman Rahip Martin Niemöller demiş ya… "Naziler, önce komünistler için geldiler, bir şey demedim. Çünkü komünist değildim. Sonra Yahudiler için geldiler ve bir şey demedim. Çünkü Yahudi değildim. Sonra sendikacılar için geldiler ve bir şey demedim. Çünkü sendikacı değildim. Sonra Katolikler için geldiler ve bir şey demedim. Çünkü Katolik değildim. Ve sonra benim için geldiklerinde ise çevremde benim için bir şeyler diyecek kimse kalmamıştı…''

 O yüzden final eleştirimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı en büyük utanç günlerinden biri sayılan 6-7 Eylül Olayları nedeniyle bir açıklama yapmak yerine, twitter adresi üzerinden 140 karakter sınırlamasına sadık kalarak, “Toplumsal birlik bir ülkedeki en önemli değerdir. Ülkesini seven herkes, 6-7 Eylül gibi karanlık olayların yaşanmaması için çalışmalıdır” diyen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na gelsin…

 Çünkü eldeki acı ve bu topraklardan zorla göç ettirilenler 140 karakterden fazlasını hak ediyor… Yaşanan ve yaşatılan acılar, adalet yürüyüşünün Anadolu’su adına koca bir açıklamayı fazlasıyla hak ediyor… 

 İktidar mı ?

 Onlara lafımız yok !

Konuşsalar şaşardık !