Günaydın, Uyandınız Mı? Lübnan çoktan Uyandı...
Lübnan'da yaşayan bir arkadaşımdan bir mesaj aldım, ülkede son yaşananlara dair...
O kadar uzun zamandır anlattığı bir şeydi ki, o notta adı geçenler, bahsedilenler ! Dediği hep aynıydı, hiç de değişmedi ! "HİZBULLAH, HEPİMİZİ BİTİRECEK" ! Buna rağmen; ülkede herkesin korktuğu, siyasetin aleyhine dahi konuşamadığı, sokaktaki güvenliğin bile onlardan sorulduğu bir yapıda, Hizbullah'ı yeryüzündeki tanrı olarak kabul edenlerin sayısı asla az değil, bunun da altını çizelim !
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta 4 Ağustos 2020'de meydana gelen büyük liman patlamasının üzerinden 4 sene geçmiş olsa da, bu konuda açılan soruşturmaların bir türlü sonuçlanamamasının sebebi de bir çoklarına göre, Hizbullah ! Dünya tarihinde, nükleer patlamaların dışında yaşanmış en büyük patlama olarak tarihe geçen patlamanın miktarı mı ?
Ölümcül...
2 bin 650 ton amonyum nitrat !
Kime aitti?
Kim depoladı ?
Neden depoladı ?
Ne için kullanılacaktı ?
Neden yıllarca saklandı ?
Devlet neden habersiz kaldı ?
Haberi olanlar niye sustu ?
Bir şeye hazırlık mıydı ?
Hiç kullanıldı mı ?
Haklısınız, bu aynı, 3 Kasım 1996'da, saat 19.25 sularında, Balıkesir / Bursa karayolunda, Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen bir trafik kazası sonucunda, DEVLET - POLİS - MAFYA ilişkilerinin ortaya çıktığı Türkiye hikayesi gibi, hani bir türlü sonunu getiremediğimiz, bir çok isme hiç bir şekilde dokunamadığımız, SÜREKLİ AYDINLIK İÇİN BİR DAKİKA KARANLIK desek de temizleyemediğimiz, zaman içinde unutturulan, 3 ayrı rapora rağmen üstü usulca örtülen, sonunda da toprağa gömülen...
Lübnan da kendi dokunulmaz hikayelerine sahip anlaşılan !
Hizbullah - terör - devlet üçgeninde !
Evet, orada da tüm sorular cevapsız kaldı...
Cevap olabileceklerse seslendirilemedi...
Seslendirenlerse zamanla susturuldu...
Şimdi gelelim paylaşılan o nota...
Lübnan'a...
"Ortadoğu'da bir dönem parmakla gösterilen bir ülkeydi, Lübnan, hele ki hala yaşadığım Beyrut... Dinlerin, dillerin, mezheplerin tüm renkleriyle zenginleştirdiği bir coğrafyaydı ! Bugün, bu tabloyu toprağa gömen Hizbullah denen yapıyı ülkenin koruyucusu sanan bir sürü insan var aramızda... Ülkenin kaynaklarını bir sülük gibi emen bir koruyucu ! Hamas, nasıl ki Gazze'ye akan paraları terör için kullandı yıllarca, Hizbullah da İran'dan, hatta Rusya gibi uzak adreslerden ona akan parsal kaynakları terör için kullandı ! Bugün eğer İsrail ülkeme saldırıyorsa, buradaki suçlu ülkem değil, insanları hiç değil, ama Lübnan topraklarını İran mollarının ideolojik emelleri için kullanan, Hizbullah ! Bile isteye, Lübnan'ı da kendi karanlığına çekiyor, Tahran'da oturan Humeyni artıkları... Kendi insanları bile isyan ediyor onlara, baskılarına... Bugün, çok üzülerek, Türkiye'deki siyasetçileri izliyorum, Hamas ve Hizbullah için destek açıklamaları yapan, hatta onları kahraman ilan eden... Farkında bile değiller, destekledikleri insanların ülkeme yaptıklarının, ellerinde biriken kanın, kaç cinayet işlediklerinin ! İsrail'in Gazze'de yarattığı katliamı sonuna kadar kınıyorum, lanetliyorum hatta ama... 7 Ekim'de yüzlerce masum insandan akan / akıtılan kanı gizlersem, insanlığımı unuturum ! Bugün, 7 Ekim'e rağmen Hamas'ı kahraman ilan edenleri izlerken, insanlıklarını kaybetmiş müslümanlar görüyorum sadece, başka bir şey değil ! Bu arada, burada her şey kötüye gidiyor, gidecek de... Ailem, Amerika'ya gitti, bense hala buradayım ve kalabildiğim kadar kalacağım... Yaşanan bu yıkımın geride bırakacağı enkazın altında Hizbullah'ın da kalması umuduyla en çok da..."
Bu not, Lübnan için UYANANLAR adına bir not...
O yüzden,
...bugün, Türkiye Cumhuriyeti'ni ayakta tutan Anayasa'nın ilk 4 maddesini tartışmaya açanları da, Hamas'ı Kuvay-i Milliye ilan edenleri de, 7 Ekim saldırısının faillerinin lideri için kendi ülkesine zorla yas tutturanları da biz unutmayalım istiyorum...
Gazze'yi koca bir enkaza çeviren Hamas'ı da Lübnan için aynı kaderi çizen Hizbullah'ı da kendilerine politik kahramanlık figürü olarak seçenleri en çok da...
O halde,
...bir GÜNAYDIN da bize gelsin !
Çok geç olmadan...