Geri dönüyor Yapılan her şey hem de
-
Hayat bir bumerang gibidir…
Yaptığınız,
söylediğiniz her şey,
dönüp dolaşıp yine size gelir.
Bazen hemen,
bazen de yıllar sonra.
O yüzden,
şu anda söylediğiniz
ve yaptığınız şeylere dikkat edin.
Çünkü onlar,
size dönmek üzere yola çıktılar bile…
-
O yüzden dikkat etmek gerek…
Söylediklerimize…
Eylemlerimize…
Kelimelere…
Niye mi ?
Çünkü çoğu zaman geri dönülemezin durağındayız… NE YAPTIK DA OLDU demek için çoğu zaman geç kalıyoruz, ki Yeni Zelanda, bunun son örneği…
Türkiye Komünist Partisi, buna dair bir şey paylaşmış geçenlerde…
Bizlerin ara ara söylediği bir şey…
Altını özenle çizdiğimiz bir şey…
-
Tüm dünyada artan GÖÇMEN KARŞITLIĞI, ırkçılık, NEFRET ve bu son örnekte olduğu gibi, faşist hezeyanlarla gerçekleştirilmiş katliamlar, kapitalizmin içinde bulunduğu çıkmazın bir yansımasıdır. Hiçbir ülkede insanları kapsayamayan, ikna mekanizmalarını yitirmiş olan kapitalist düzen, krizdedir. DÜŞMANLAŞTIRMAKTAN, ırkçılıktan, terörden beslenmekte, etnik ve dinsel AYRIMCILIĞI teşvik ederek işçi sınıfını bölmekte, ömrünü böylece uzatmaya çalışmaktadır. Saldırganın paylaştığı katliam videosunun saatlerce PAYLAŞILABİLMİŞ olması da boşuna değildir. Bir tarafta bu katliamlar yaşanırken, diğer tarafta her tür faşist hareket, neonaziler emperyalist ülkeler tarafından himaye görmekte, hatta parlamentolarda kendine yer bulmaktadır…
-
Konumuz siyaset değil…
Kapitalizm ya da Sosyalizm de…
Ama ÖFKE ve NEFRET dilimiz…
Her geçen gün beslenen, omuzlanan…
Dinlediğimiz, ama kulak arkası ettiğimiz…
Şahit olduğumuz, ama üzerine perde çektiğimiz…
Peki, gerçeğimizi NİYE konuşmuyoruz ?
Ne hale geldiğimizi konuşmaktan NİYE korkuyoruz ?
NİYE kısmına cevap gelsin…
Ve desin ki…
-
Gerçek mi? Gerçek hakkında mı konuşmak istiyorsun? Bu yüzyılda gerçeğe yakın hiçbir şey yaşamadık ki! Kapattık her şeyi, pillerini çıkardık. İnsanlığın son kalıntılarını, sürekli genişleyip büyüyen bir çöplüğün içine attık. Dijital ekranlarda inip çıkan sayılarla, insanlığın gördüğü en derin uykuya dalmak için gönüllü hipnotize olduk.
Gerçek bir şey bulmak istiyorsan, çok derinleri kazmalısın evlat!
Biz, bir saçmalıklar imparatorluğunda yaşıyoruz!
-
Peki, kazalım mı ?
Ne kadar derinde bilmiyorum ama... Kendi gerçeğimizi bulma adına, kazalım mı ? Ama bulunca da, konuşalım mı ? İçinde yaşadığımız kentin suskunluğuna ekli konu başlıklarını teker teker raftan indirelim ve konuşalım… Bildiklerimize sırtımızı dönmeyelim…
Sizi bilmem ama… Kaldıramayacakları gerçekleri reddeden bir dünya yaratmış olamazdı, Tanrı… İnsanları da dilsiz, sağır, kör, en önemlisi, ruhsuz yaratmamıştı…
Tüm bunlara rağmen, susacak mıyız ?
Tavsiye etmem…
Niye mi ?
Onu da Mark Twain anlatsın…
-
Bundan yirmi yıl sonra, yapmadığın şeylerden, yaptıklarından daha fazla PİŞMANLIK duyacaksın… Bu yüzden halatlarını söküp at. Güvende olduğun limandan ayrıl. Yelkenlerini rüzgarla doldur. Araştır. Hayal et. Keşfet.
-
Çünkü durum, Şair-Yazar İsmet Özel’in dediği gibi…
Yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa, hiçbir yere varamayacağız demektir…