Gazze Için Adalet! Peki, Türkiye'dekiler...
Soma katliamını FITRAT diye,
6 Şubat depremlerini KADER diye,
Çorlu Tren katliamını KAZA diye,
Roboski kurbanlarını HATA diye geçiştiren,
Gezi eylemcilerine SÜRTÜK diye seslenen,
...bugüne kadar ADALET deneni, ne kurbanların ruhlarına ne de ailelerine teslim edemeyenlerin Ankara'sı, gariptir, GAZZE adına dünyaya "adalet dersi" vermeye çalışıyor !
Temizlensen mi önce !?
Ardından konuşsan !
27 Mayıs 1995 yılında, gözaltında kaybolan yakınlarını bulmak isteyenlerin biraraya gelmesiyle başlayan en kalbi direnişin Cumartesi Anneleriyle en çok da...
Zor mu sahi, SENİ ANLIYORUM demek, anne yüreğine elini koyup o titrek hikayesini DİNLEMEK ? Demiş ki bir tanesi, "Aylar, yıllar sonra, 'kimliği meçhul kişi' olarak gizlice gömüldükleri kimsesizler mezarlığında, ağır işkence izleri taşıyan bedenlerine ulaştık ya da hiçbir iz bulamadık... Onlardan geriye, sadece, isimleri ve kucaklarımızdaki fotoğrafları kaldı...”
Tamam, DUYMAK istemiyorsunuz söylediklerini ! Tamam, görmek istemiyorsunuz, göğüslerine sıkıca bastırdıkları kayıplarının fotoğraflarını ! Tamam, bilmek istemiyorsunuz, karanlığın içine atılmış hikayelerini ! Tamam... Ama en azından; el ele gelip de yan yana oturdukları, acılarını herkesle paylaştıkları, belki paylaştıkça da yaşayabildikleri tek yeri, Galatasaray Meydanı'nı rahat bırak...
Sadece onlar mı, anlaşılmak için bekleyenler ?
Değil....
Siyasetin kalbinde, Ankara'da, on binlerce emekli de sırada bekleyenlerden !
Başkentte düzenlenen Emekli Mitingi’nde YETER dediler ! Ayda 10 bin TL ile hayatta kalmaya çalışanlar olarak YETER dediler ! Hatta bir tanesi demiş ki; "ÇOK ÇOCUK isteyenlerin, hatta bunu derken de EN AZ 3-4 diye ekleyenlerin, bir gün o çocukların da yaşlanacağı gerçeğinde durması gerekiyor ! Bizler de çocuktuk, gençtik, ürettik, çok çalıştık ama... Yaşlandık ! Artık sadece sessiz / sakin bir hayat istiyoruz... İstiyoruz, çünkü devletimize bir ömür verdik, ama hakkımız olanı isterken de İSYANKAR olduk ! 71 yaşındayım... Markete gidip de reyonların o dolu raflarının önünden geçip hiç bir şey alamamanın ezikliğini yaşıyorum her defasında ! Çocuklarımızdan, ölmemek için harçlık alır hale geldiğimiz için de çok utanıyorum ! Çok isterdim, ama torunlarıma harçlık bile veremiyorum... SABIR demesinler ! ŞÜKÜR hiç demesinler ! Allahlarından bulsunlar..."
Haksız mı ?
Bu ülke,
...aldıkları BOL SIFIRLI maaşların yanına, bir takım yönetim kurulu üyelikleri üzerinden ödenen ikinci, hatta üçüncü maaşları ve huzur hakkı denen yüklü ödemeleri ekleyenleri izlerken, açlık sınırının 19 bin 926 liraya, yoksulluk sınırının ise 59 bin 353 liraya çıktığı ülke gerçeğinde de duruyor !
Bugünün özetinde; Gazze'de yaşanan şiddet, sivil kayıplar ve katliam boyutuna ulaşan tabloda ADALET diye bağıran Ankara'ya, SEN ÖNCE KENDİ ÜLKENDE ADALETİ SAĞLA diyoruz aslında ! Antakyalı bir depremzede olarak, depremin ardından, tam da 31 Mart yerel seçimleri öncesinde şehrime gelen Erdoğan'ı dinlerken, devletin babalığı ve şefkati yerine, ADAYIM YOKSA HİZMET DE YOK demeye getirenleri izledim ya o gün, kalan UMUDUmu da toprağa gömdüm !
Niye, biliyor musunuz ?
Hatay'da, anne (Av. Hatice Can) ve babasını (insan hakları savunucusu Mithat Can) kaybeden Avukat Eren Can'ı okudum, tam bu yazıyı yazarken... O da isyan edenlerden, adalet isteyenlerden, ama bulamayanlardan... Demiş ki; "6 Şubat depreminin üstünden 15 ay geçti... Bugün hala annemin, babamın hayatını kaybettiği Rana Apartmanı'nda dava açılmamışken, depremden 20 gün sonra, kaybettiklerimizi anmak isteyenler hakkında açılan davada, içlerinde dayılarım, yengem, kuzenim de bulunan 106 kişi yargılanıyor..."
Demem o ki,
...bugün 11 kentin deprem enkazını TEMİZLEDİK diye gurur duyan sizler, ADALET'in her bir harfinde öylesine şiddetli depremler yarattınız ki şu ana dek, oluşan enkazı milyon sene geçse temizleyemezsiniz !
Bu da bizden size KOCAMAN bir NOKTA...