EXPO için alanlarımız Gastronomi için ünvanımız
Var…
Peki, yeterli mi ?
Milyonlarca liralık bir maliyetin finalinde, kışın en ağır şartlarının yaşandığı Aralık ayında AÇILIŞ (!) yapma planlaması (!) içinde ilerlerken, EXPO için büyük yatırımlardan, kentin birçok yerinde devam eden çalışmalardan söz ediyoruz etmesine de…
Bu alanları, gezdirilen birkaç ÖNCELİKLİ grup dışında, hangimiz biliyor ?
Bilenlerimiz, NE biliyor ?
Bilmeyenlerimiz peki ?
Onlar NE halde ?
“Bilenler, bilmeyenlere anlatsın” fıkrası gibi halimiz, HAKLISINIZ !
Tamam da…
BİLMEK için, ANLAMAK için, GÖRMEK için bize verilenler NE, bunda dursak mı ? Hatta sorsak, EXPO deneni bugüne kadar neden KENT insanı ile buluşturamadık ? EXPO örneklerinin mikro ölçekli örneklerini neden YAŞAM alanlarımızda nefes alır hale sokamadık ? YAPACAĞIZ dediklerimizin resmine neden bir çerçeve ekleyemedik ?
Altınözü’nde…
Antakya’da…
Arsuz’da…
Belen’de…
Defne’de…
Dörtyol’da…
Erzin’de…
Hassa’da…
İskenderun’da…
Kırıkhan’da…
Kumlu’da…
Payas’da…
Reyhanlı’da…
Samandağ’da…
Yayladağı’nda bunun için NE yaptık ?
…ya da yapmadık !
Düşünün…
Yarattığımız vahaların dışında, EXPO ruhunu bu kentle NE kadar buluşturabildik, düşünün !
Elde bir de Gastronomi telaşımız (!) var ama…
Antep üzerinden konuşalım mı bizi !?
Geçen gün; Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Valiliği, Gaziantep Ticaret Odası ile Gaziantep Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği işbirliğinde başlatılan “Ağzımızın Tadı Geri Geldi” kampanyasının videosunu izledim… Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen “Fıstık Gibi” hijyen eğitimleri ile restoran ve işletmelere yönelik sertifikalandırma çalışmalarını da… Yemek sektöründe bulunan bütün işletmelere verilen eğitimleri de… Yeni kurallar hakkında yapılan bilgilendirmeyi de…
Bence bu konuda Hatay’ın en dişli rakibi, Gaziantep ve buradaki farkı yaratan da, kentin belediye başkanı Fatma Şahin… Sizi bilmem ama; “UNESCO tescilli mutfağıyla, lezzetin başkenti Gaziantep’te özlediğiniz lezzetleri sağlıklı bir şekilde size sunmak için çalışmalara başladık” diyen kampanya videosundaki çağrı da, hazırlanan görseller de, zamanı yakalama noktasındaki stratejileri de çok iyi… Peki, biz… !? Salgının küresel karmaşasında en düşük vaka sayısı ile tüm Türkiye’de zirvede yer alan biz, bu hayati detayı, TURİZM adına bir slogan haline getirebildik mi ? Anlık stratejiler geliştirebildik mi ? Yorgun işletmelere bu anlamda bir çıkış yaratabildik mi ? Güvenli turizm seçenekleri bir yol haritası haline gelmişken, Bakanlık onaylı EN İYİ halimizi kullanabildik mi ?
Düşünün…
Bunu da düşünün…
Ama biraz hızlı düşünün…
