Erdoğan Ya Da Bahçeli... Öcalan'ı Kim Anlatmak Ister?
Ziyaret ve ziyaretçi yasaklarıyla geçen 10 yılın ardından Abdullah Öcalan’la bir araya gelen ilk siyasi heyet olan DEM Parti heyeti, İmralı Adası’na gidebilmek için ikinci kez Adalet Bakanlığı’na başvurmuş...
Herşey yolunda gibi...
İmralı'dan çıkan heyetin yüzleri gülüyor...
Abdullah Öcalan da memnun anlaşılan...
AKP ve MHP de çok farklı değil...
Peki, biz, bu ülkenin milyonları mı ? İzliyoruz sadece... Onları ne memnun ediyor, memnun eden şartların yol haritasında bizlerin hayatlarına yansıyacaklar neler, bilmiyoruz ! İlk görüşmeden Öcalan'a iletilen dosyada ne var, bunu da ! Sürecin, PKK'yı tamamen düz ovaya indireceği bir yol haritası sunduğunu kabul edecek olursak, o düz ovaya inme karşılığında verilecekler ne, en çok da bunu !
Kimse, ama kimse, KAYITSIZ ŞARTSIZ SİLAH BIRAKACAKLAR masalı anlatmasın...
Böylesi bir masalın, Alis Harikalar Diyarı'nda bile yeri yok...
Bu arada, konunun sadece Öcalan’ın kurucusu olduğu PKK’yı ilgilendirdiğini sanmasın kimse... Suriye'nin kuzeyindeki PYD-YPG de süreci yakından izleyenler arasında... Irak'taki örgüt uzantıları da aynı şekilde...
Ülkücü / Milliyetçi MHP'nin lideri Devlet Bahçeli’nin, 2024 yasama yılı açılışında DEM Parti sıralarına giderek milletvekilleriyle tokalaşmasıyla başlayan bu ÇOK sorulu, ama AZ cevaplı sürece dair BUNDAN SONRA NE OLUR'da duralım mı biraz ?
PKK için de Abdullah Öcalan için de 'bir hayalin gerçekleşmesi' anlamına gelen bu sürecin ilk domino taşına dokunan Bahçeli'ye zaman içinde teşekkür edenler mi çok olur, yoksa kulaklarını çınlatanlar mı bilinmez, ama net olan bir şey var ki, bu masa bir PAZARLIK masası... Basit bir soru sorayım ! 22 senelik AKP iktidarına 20 Şubat 2018 tarihinden bu yana dahil olan MHP'nin, hiç bir siyasi kazanım elde etmeden, Erdoğan'a her konuda, hem de her şartta destek vermesiyle mi bugünlere kadar gelindi ? Tabi ki öyle değil... Bu ittifakı da ayakta tutan kendi gerçekleri, kendi sırları, kendi zorunlulukları ve kendi paylaşımları var... Siyaset arenasında hiç bir siyasi birliktelik hatır / gönül üzerinden şekillenmedi bugüne dek... Herkes, bir şekilde oturduğu o PAZARLIK masasından bir şeyler almadan kalkmadı...
Öcalan'ın da bir şekilde oturduğu, değil, oturtulduğu bu PAZARLIK masasından, hiç bir şey almadan, ama HERŞEY VATAN İÇİN aşkıyla kalkacağını düşünmesin hiç kimse ! Bu, hem onun için hem de bugüne taşıdığı örgütsel kalabalığı için devasa bir fırsat !
Peki, ne ister ?
Aslında, PKK ne ister'den önce, PKK, düz ovaya inip, TC için 'KABUL EDİLEBİLİR' bir yaşam formuna kavuştuğunda neler kaybedecek, biraz ona bakmak gerekiyor ! Zira, Birleşmiş Milletler tarafından geçmiş yıllarda yayınlanan "Organize Suç Tehdidi Değerlendirmesi" raporunda, örgütün, sadece eroin kaçakçılığından yılda on milyonlarca dolar kazandığını ortaya koyuyor... Buna, insan kaçakçılığını da ekleyin ! Ardından da kontrol edilen paranın ve gücün hesabını yapın !
Eldeki terör örgütü şemasının; Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede bir öz yönetim kurmayı amaçladığını da söyleyelim mi ? BAĞIMSIZ bir Kürdistan değil belki ama, Kürtleri bir araya toparlayacak bir yapı ! Bu yapının nasıl bir içerikte olacağını bilmiyoruz, ama geçmiş açıklamaların ışığında o masaya çok ciddi beklentilerin tek tek konacağına eminiz..
Merak ediyorum da, 2009 yılında Oslo görüşmeleriyle başlayan, ardından Öcalan tarafından yazılan ve Sırrı Süreyya Önder tarafından okunan deklarasyonla halka açıklanan süreçten ne kadar farklıyız bugün ? Son kullanım tarihi 2015 olan bu sürecin ne kadar ilerisindeyiz ?
O gün dağılan masayı bugün daha güçlü tutan ne, sanırım en çok da bundayım bugün...
Haklısınız, hala anlamadığımız çoooook şey var... Bahçeli'nin, Abdullah Öcalan'ı kastederek, “Türkiye’ye getirilirken, ‘her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı, buyursun, terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin, ama devletin de terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin" deyişi, o anlamadıklarımız arasında ! Bugün, DEM heyeti eliyle İmralı'ya iletilen şartlar, partilerle görüşmeler ve ilerleyen süreç, devletin izni ve onayı olmadan mı yapılıyor !? O halde, o masada, devletin kendisi yok, ama onu temsil edenler var, bu net !
İmralı ile Ankara arasında DEM üzerinden devam eden bu iletişimi, devlet adına kim anlatmak ister sahi ?
İlk adımı atan Devlet Bahçeli mi ?
Adıma onay veren Erdoğan mı ?
Yoksa her şeyi, Abdullah Öcalan'ın TBMM'de yapacağı kürsü konuşmasından mı öğreneceğiz hepimiz ?