Erdoğan Haklı Ama… BİZLER DE HAKLIYIZ!
Türkiye, terörden çok çekmiş bir ülke !
Öylesine derin acılar ki yaşananlar…
Binler göç etti, köyler boşaldı / boşaltıldı ! Çocuk, yaşlı, kadın demeden, katliamlar yaşandı ! 1984-2019 tarihleri arasında sürdüğü ifade edilen terörün ülkeye maliyeti mi ? En az 3 Trilyon 722 Milyar TL !
O yüzden, Erdoğan’ın, İsveç’in NATO üyeliğine Ankara’nın koyduğu vetoya (!) gerekçe olarak dile getirdiği, “Türkiye, sokaklarında teröristlerin CİRİT ATTIĞI bir ülkeye nasıl güvenebilir ?.. Terör örgütleriyle arasına MESAFE koymayan bir devlet, NATO'ya nasıl katkı yapabilir?..” sorgusu, yerinde bir duruş sergiliyor !
…ama !
Aynı Ankara’nın ve aynı Erdoğan’ın, Türkiye’nin terör örgütleri listesinde açık açık yer almış bir HİZBULLAH’ı terör örgütü olarak kabul etmeyen ve bunu da TV ekranlarında göğsünü gere gere dile getiren bir HÜDA PAR’ı TBMM’ye taşıma gayretini nasıl açıklamak isteyeceğini de merak ediyorum ! Aslında açıklayabileceğini de pek sanmıyorum ! Niye mi ? 2023 Türkiye Genel Seçimleri öncesinde, Cumhur İttifakı ile müzakereler sırasında ve sonrasında, HÜDA PAR’ın HİZBULLAH ile bağlantısı olduğu iddialarının yer aldığı onlarca haber sayfasına erişim engeli kararı uygulamaya kondu da ondan !
Demem o ki,
…daha düne kadar İsveç’e TERÖR başlığında ve NATO noktasında üyelik ambargosu uygulayan Ankara (AKP/MHP), konu HÜDA PAR ve HİZBULLAH söylemleri olunca NİYE susuyor, perde ardında biriken tartışmaları niye halının altını süpürüyor ?
1990’ların sonunda DOMUZ BAĞI cinayetleri ile ülke gündemine gelen bu örgüt, madem Ankara’nın TERÖR örgütleri listesinde, yaşadığımız şey NE peki ?
1998’de kaçırılan ve günlerce işkence gördükten sonra öldürülen, cesedi 555 gün sonra Konya’da bir evin bodrumunda gömülü halde bulunan yazar GONCA KURİŞ ve daha onlarcası için bu durumu ne yeterince tartıştık, ne de savunulan örgütün şiddet dosyalarını omuzlayan bu tavra bir hukuk dokunuşu yapabildik ! O onlarcası içinde, 2001 yılında öldürülen, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan ve beş koruma polisi de var !
O yüzden,
… “terör örgütleriyle arasına mesafe koymayan bir devlet, NATO'ya nasıl katkı yapabilir” diye soran Erdoğan’a, “Hizbullah’la arasına mesafe koymayan bir HÜDA PAR’ı nasıl oldu da Ankara’ya, TBMM’ye taşıyabildiniz” diye soralım ! Hatta bunu sorarken de, bir haber programında, terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın tutukluluk şartlarını eleştiren, bu nedenle de hakkında soruşturma açılan, TELE 1 kanalı Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ örneğini verelim !
Hatta sadece bu örneği vermekle kalmayalım, soralım da…
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Ankara’nın TERÖR ÖRGÜTLERİ LİSTESİ içinde yer alan HİZBULLAH için TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL ifadesini kullandığı halde TBMM’ye taşınabiliyorsa, ki bu da demektir ki Yapıcıoğlu için demokrasinin FİKRİNİ ÖZGÜRCE AÇIKLAYABİLME ilkesi işletiliyor, o zaman aynı şeyin TELE 1 kanalı Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ için de uygulanabilmesi gerektiğini söyleyenler haksız mı ?
Konu terörse, demokrasi pastasını keserken, hukuku ve adaleti es geçmemek gerekiyor !
BANA GÖRE TERÖR ya da SANA GÖRE TERÖR cepheleşmesini yaratmamak da !
Zira,
… “Başta, terörizmle kararlı mücadele olmak üzere, ittifakın değerlerine sadakat gösterecek herkesi bağrımıza basmaya hazırız” diyen, “Finlandiya'nın üyeliğine onay vererek, ilkesel duruşumuzu ortaya koyduk, ama teröristleri himaye edenlere ve terörle mücadelede gerekli tedbirleri almayanlara da tepkimizi göstermede çekinmedik” diye de ekleyen Erdoğan’ın, sırf bu nedenle aynı MESAFE beklentisini Türkiye için de göstermesi gerekiyor !
Sözün özü,
… TELE 1 kanalı Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın PKK söylemlerine yönelik hassasiyeti HUKUK ve ADALET terazisine koyanların, aynı hassasiyeti, HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun HİZBULLAH söylemleri için de ortaya koyması, Ankara’nın kararlı duruşunu sendeletmemesi gerekiyor !
Nokta !