Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 268 defa okundu.

Erdoğan: 23 Şubat 2019 Erdoğan: 10 Eylül 2023

G-20 zirvesine katılan, Cumhurbaşkanı / AKP lideri Erdoğan, Kahire’de yaşanan kanlı askeri darbenin üzerinden geçen 10 sene sonunda, ASLA GÖRÜŞMEM dediği Mısır’ın darbeci generali Abdulfettah es-Sisi ile de görüşmüş ! Görüşmekle de kalmamış, karşılıklı büyükelçi atamalarıyla beraber, ilişkilerin yeni bir döneme girdiğine işaret etmiş, ikili münasebetlerin hak ettiği seviyeye en kısa zamanda ulaşacağına olan inancını dile getirmiş !

Ankara, acaba,

…Erdoğan’ın ASLA GÖRÜŞMEM dediği bugünkü Kahire yönetiminin, Temmuz 2013’te seçimle gelen Müslüman Kardeşler’den Muhammed Mursi’yi kanlı bir darbeyle görevinden alıp hapse attığını mı unuttu ?

Aynı Ankara,

…2019’da, Sisi’yle aynı masada bulunmamak için BM Genel Kurulu’ndaki resmi yemeğe dahi katılmayan Erdoğan’ın, “Aynı masaya oturup da darbecileri meşrulaştırmam” sözlerini mi unuttu yoksa ?

Erdoğan’ın ya da Ankara’dakilerin cevapları ne olur bilmiyoruz ama, darbe döneminde öldürülenler için TV ekranlarında gözyaşı dökenlere, 23 Şubat 2019’daki tavırlarını hatırlatsak mı ?

İşte o sözler, kelimesi kelimesine…

-

‘Tayyip Erdoğan niçin Sisi ile görüşmüyor’ diyenlere cevap veriyorum... Aracı olanlar oluyor zaman zaman ! Ben, böyle bir kişiyle asla görüşmem... Her şeyden önce, onun, bir defa genel afla içerideki bütün bu insanları serbest bırakması lazım... Serbest bırakmadığı sürece de biz kalkıp Sisi'yle görüşemeyiz... Görüşenler de tarihte farklı bir şekilde değerlendirilecektir !

Sisi, göreve geldiğinden bu yana 42 kişiyi idam etti... En son, 9 genci idam ettiler... Bu, bir defa yenilir yutulur bir lokma değildir… Mısır halkı, bizim canımız ciğerimizdir, ama Sisi asla !

-

Biz değil, Ankara’nın, Erdoğan’ın kendisi söylemiş ASLA diye !

Hatta, “Aynı masaya oturup da darbecileri meşrulaştırmam” diye !

Soruyorum…

Açık açık soruyorum…

Ankara’nın politika yapıcılarına…

Erdoğan’a, yanındaki danışmanlarına…

Hatta dışişlerinin deneyimli diplomatlarına…

Mısır'da, ordunun kanlı müdahalesi ve gerçekleşen darbe sırasında yaşanan olaylar sonucunda ölen, Müslüman Kardeşler liderlerinden Muhammed El Biltaci’nin, 17 yaşındaki kızı Esma'ya yazdığı mektup okununca ağlayanlar, o gün, o ekranlarda, “Esma'ya, Biltaci bu mektubu yazarken, adeta ben de çocuklarımı gördüm ! Ve birden, onun, Esma'nın, cenaze namazını kıldıramayışı ve bir de tabii şu olgunluk, geleceğe bakıştaki ölüm ötesi dünyayı okuyuşu beni duygulandırdı ! Şehadet, çok farklı bir şey... Esma, hayata doymadan, ama şehadet makamına koştu” derken verdikleri fotoğrafın yanına, Sisi ile görüştükleri ve el sıkıştıkları fotoğrafları da ekler mi ?

Peki, ne hisseder ?

Muhammed El Biltaci ne hisseder ?

17 yaşındaki kızı Esma’nın ailesi ne hisseder ?

Darbeyle tutuklanan binler, gözaltında ölenler ne hisseder ?

Dış politikada samimiyet yok, anladık !

Dış politikada çıkarlar var, bunu da !

Ama…

Bu kadar da kolay kaybetmesek mi, samimiyeti ? Kalbimizin en derininden gelen kelimeleri de gözyaşını da savurmasak mı bu kadar kolayca ? Kendi darbe karanlığımıza gömdüğümüz onca masum insan varken, aynısını yaşayanları terk edişlerimiz bu kadar hızlı olmasa mı hatta ?

Geçenlerde, bir blog sayfada okudum buna dair bir yorumu, ki çok haklı diyen, DÜŞÜNÜN diyecek kadar hem de !

“Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Mısır’ın, elinden kan damlayan Generali ile tokalaşırken, eldeki kanın eline bulaşacağından korkmadı mı ? O elde o kadar insanın ÖLÜM EMRİ var ki ! O el, o kadar çok insan için İNFAZ emri verdi ki ! Korku var, o elde ! Kaybolan bir gelecek var ! Bizlerin özgürlüğü, ülkemin demokrasisi var ! Tokalaşırken, düşünseymiş keşke tüm bunları ! Tokalaşırken dokunduğu elin kaç milyon insana acı verdiği hissedebilseymiş ! Keşke…”

Haklı…

Keşke…