Entel feodal köylüler Ve iki hiçlik arası
-
Sadece kesin bildiklerimizi konuşsaydık, galiba dünya sessizliğe mahkum olurdu…
-
Hayatlarımızın dedikodudan ibaret olduğuna mı dair bu tespit, bilemedim ama…
Galiba öyle !
Kesin bildiklerimiz derken, GERÇEKLER’i kastediyoruz, ki biliyorsunuz, GERÇEK denende çok inip de mola alanlar değiliz… Aksine, GERÇEK denenden uzaklaşmak için ha bire yollardayız… Hatta uzun zamandır MOLA dahi almadık…
Peki, GERÇEK’ten bu kadar uzak kalırken, ne haldeyiz ?
En çok da ruh halimiz !
Tamam da, o GERÇEK önemli mi ?
Aslında önemli…
Hem de çok önemli…
Bir yerde okumuştum geçen…
-
Neredeyse bir hiç olarak doğarsın… Bir o yana bir bu yana yalpalar durursun... Sever, üzer, çeker, çektirirsin... Çalışır, öğrenir, didinirsin... Zamanla biri olursun. Sonra gene… Günün birinde ölür, neredeyse bir hiç olursun... Hepsi bu…
-
Felsefe Profesörü-Yazar Nermi Uygur’un tespiti…
Aslında, madem İKİ HİÇLİK arasındayız, o halde o GERÇEK çok önemli… Var olurken ve yok olurken o HİÇLİK teslim alıyorsa bizi, sanırım bir ANLAM olmanın önemi daha da artıyor ve o ikinci HİÇLİK öncesinde NE olduğunuz, NE için mücadele ettiğiniz, üretiminiz, tarafınız, teslimiyetiniz sizi diğerlerinden ayırıyor…
İşte o arayı da GERÇEK ile kapatıyorsunuz…
Ve iki HİÇLİK arasında VAR oluyorsunuz…
Gerçeği aramak zordur ama…
Kendi hikayesini arayan biri devam etsin mi ?
-
Üniversitede, en çok sevdiğim hocanın odasındaydım. Bana, ‘Ne olmak istiyorsun?’ dedi. 'Entelektüel olmak istiyorum.’ dedim. 'Senden entelektüel olmaz’ dedi. Şaşırmıştım,sonra,kırılgan bir ses tonuyla; 'Dersinizi geçmeme rağmen sürekli dersinizdeyim. Okulda en çok okuyan, araştıran ve tartışmalara giren,hep benim?’ dedim.
'Senden entelektüel olmaz’ dedi.
Çok kızmıştım!
'Doç. tezlerinin konularını bile ben öneriyorum’ dedim.
Prof. gülümseyerek geriye yaslandı.
'Senden çok iyi bir araştırmacı olur. Ama entelektüel olmaz. Nedenine gelince… Sana entelektüel olamazsın dediğimde, bana, bir entelektüel gibi 'Niçin olmaz?’ diye sormadın. Aksine alındın ve hiddetlendin. Yazarlık bilgi işidir. Entelektüellik ise bilgi değil, davranış biçimidir. Bir insanın entelektüel olması için en az 3 kuşak ailesinin okuması gerekir.
Okulun önüne bak. Hepsi son model araç dolu ve hocalara ait. Her sene model yenilerler. Gerçekten böyle bir yenilenmeye ihtiyaçları var mı? Niçin bu şekilde yaşıyorlar. Çünkü o unvanlarla gördüğün hocalarının kariyerleri ne kadar yüksek olursa olsun, ruhları ‘feodal bir köylü’... Güçlerini topluma kabul ettirmek için böyle hava atmak zorundalar. Gerçek bir entelektüel asla bu güdüyle hareket etmez!
Entel feodal köylülere, artık diploma ve ünvan da yetmez.
Tıpkı paranın yetmediği gibi...
-
İki hiçlik arası GERÇEK olmaya çalışmak gerçekten de çok zormuş, ne dersiniz !