ELDE KUR’AN MEYDANLARDA BİR TÜRKİYE
Bir televizyon kanalını izledik geride kalan günlerde…
AKP’li Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun, “Başkanlığa halkı ikna etmemiz lazım. Bilgi kirliliği var. Parlamenter sistem bizim işimize gelir. Çünkü yasama BİZDE, yargı BİZDE, yürütme BİZDE, her şey BİZDE. Şimdi bizim AK Parti hükümetini denetleme gibi bir şeyimiz olabilir mi” sözlerini dinledik önce…
Anayasa Profesörü AKP’li Burhan Kuzu’nun bu sözlere, “OĞLAN bizim KIZ bizim, niye denetleyelim…” ifadeleri ile destek verdiğini de…
Ardından bu SÖZLER, Hükümet’in Adalet Bakanı tarafından düzeltildi !!!
“Sayın Ensarioğlu hukukçu bir arkadaşımız değil. Yargı bağımsızdır. Karar verirken, Türk Milleti adına yapar. Yargı ne AK Parti’nin ne CHP’nin, ne MHP, ne de HDP’nin yargısıdır. Bir dil sürçmesidir diye düşünüyorum…”
Dil sürçmesi… !
Hadi öyle olsun… !
O zaman devam etsin o DİL SÜRÇMESİ !
Eldeki o YENİ Ankara konuşmaya devam etsin !
Bu defa bir başka AKP’li, Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman konuşsun, konumuz ANAYASA olsun, hani alınan kararlarına SAYGI duymayanların elinde kalan, hatta o kararları KABUL dahi görmeyen, o yüzden yeniden yazılıp çizilmek istenen, OĞLAN ve KIZ hikâyesinde rolleri yeniden kurgulanan…
- (Yeni Anayasa) Anayasa’nın gözlerde büyütülmesi çok yanlıştır. Anayasa’yı toplumla kaynaşarak yapacaksınız. 1982 Anayasası’nı hazırlayan heyette Şener Akyol da vardı. Kendisine, ‘Müslüman bir ülkedeyiz, neden anayasa Allah ismi ile başlamadı?’ diye sordum. O da ‘Biz Allah ile başlattık ama konsey kaldırdı’ dedi.
- Mevcut Anayasa’nın herhangi yerinde Allah lafzı yok ama, 1982 ve 1961 Anayasaları dindar Anayasalardandır. Neden? Diyanet İşleri Başkanı idare içinde vardır. Dini bayram, resmi bayramdır. Din dersi zorunludur ve inanca dayalı bir yapısı vardır. Yani seküler değildir, dindar bir Anayasadır.
- Yeni Anayasa’da laiklik tarifi bir kere olmamalıdır. Dünyada laiklik tarifinin olduğu Anayasalar Fransa, İrlanda ve Türkiye’de var. Tarifi de yoktur. İsteyen bunu istediği gibi yorumluyor. Böyle bir şey olmamalı. Anayasamızın dinden kaçınmaması lazım. Müslüman bir ülke olarak neden kendimizi dinden arındırma, geri çekme durumunda olacağız? Bir İslam ülkesiyiz. Bu nedenle dindar bir anayasa yapmalıyız.”
Bu sözlere düzeltme mi, GELDİ GELDİ?
Önce, AKP Grup Başkanvekili Naci Bostancı’dan…
“AK Parti'nin laiklikle ilgili problemi yoktur…”
Ardından AKP Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’dan…
“Laikliğin anayasa metninden çıkarılmasını tartışmış bile değiliz…”
Bu neye benziyor, biliyor musunuz ?
İSTEYİP de yapamadıklarımıza benziyor, sakladığımız GERÇEKLERE benziyor, daha da ötesi, bunu parça parça toplumun önüne atıp tartışılmasını sağlamaya benziyor, ardından TEPKİYİ ölçmeye benziyor, hatta olası kavgaları izlemeye benziyor, Erdoğan’ın son ANAYASA ve SAYGI noktasında çıkış yaptığı güne eklediği o 'E şimdi ben yola çıkıyorum ortalık biraz daha çalkalanabilir' sözlerine benziyor, elde KUR’AN miting meydanlarına inen siyasetin alkış beklentisine benziyor, TÜRBANLI BACIM hikâyesine nokta koyan ZAMAN baskınına rağmen eldeki en popüler olana sahip çıkmaya benziyor…
Yine de merak ettim ama…
Dili bu kadar sürçen bir Ankara NE İSTİYOR olabilir, nasıl bir Türkiye, hatta dindar bir Anasaya tabirinde nasıl bir ülke, sahi NEYE benzememizi istiyor, NASIL giyinmememizi, mesela selamlaşmamızı, kafaları şakaklardan birbirine vurmayı resmi hale getirmeyi mi mesela, eldeki Suudi örneğinden yola çıkıp ceza sistemine şeriat uygulamalarını sokmayı mı mesela, İran’daki gibi din polisleri ile terör estirmeyi mi mesela…
Sahi ne istiyor DİLİ SÜREKLİ SÜRÇENLER ?
Hele ki 700 bin TL’lik saatten rahatsız olmayanlar !