Dört Ayda 14 Festival MESAJIMIZ KİME, NEYE
Eskişehir Anadolu Fest
Niyazi Koyuncu Pendik Konseri
Zonguldak Kozlu Müzik Festivali
Kazdağı Ekoloji Festivali
Zeytinli Rock Festivali
Gökçeada Meryem Ana Panayırı
ODTÜ Bahar Şenliği
Muş Metin-Kemal Kahraman Konseri
Aynur Doğan Bursa ve Kocaeli konserleri
Başkent Kültür Yolu Festivali Mirae Konseri
Başkent Kültür Yolu Festivali Ara Malikian Konseri
Apolas Lermi Denizli ve Bostancı konserleri
Milyon Fest Fethiye
Haklısınız, fazlası da var !
Peki, ne mi bunlar ?
İptal edilen konserler, festivaller…
Kim bilir, belki de konser ve festivalleri "gayri ahlaki" ve "gayri İslami" olarak nitelendirenlerin zafer naraları !
Yeni çatışma noktamız da bu mu ?
Cemaatlerin ve İslamcı grupların kamusal alana ilişkin talepleri mi ?
FETÖ denen Fetullah Gülen Cemaatinden (!) boşalan dev boşluğu doldurma savaşı mı ?
Bu savaşın bizlere yansıyan güç hamleleri mi ?
İstanbul Saraçhane'de, Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu'nun öncülüğünde, "Büyük Aile Buluşması" adı altında İslamcı çevrelerin bir araya gelerek LGBTİ hareketi karşıtı bir miting düzenlemesi bundan mı ? Müdafaa-i İslam Hareketi adlı grubun, dört ayda çok sayıda festivalin kendi talepleri üzerine iptal edildiğini duyurması bundan mı ? Şarkıcı Gülşen’in, imam hatiplilere hakaret ettiği iddiasıyla hedef gösterilmesi, ardından tutuklanması bundan mı ?
Aslına bakarsanız,
…festival ve etkinlik iptalleri sonrası, İslamcı grupların siyasetteki etkisinin tartışılması gerektiğini söyleyenlerdeyiz bugün !
“Aslında hep etkililerdi, ki o yüzden, bugün yaşananlar yeni bir şey değil…” diyen ve yurt dışındaki cemaat yapılanmaları üzerine araştırmalar yapan bir gazeteci dostum devam etsin, hatta noktayı da o koysun !
-
Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dindar nesil yetiştireceğiz" söylemlerinin ardından, aslında farklı bir kıyafet giydik hepimiz ! Mesela eskiden sayısı belli olan İmam Hatipler, ülkedeki okulların temel kimliği haline geldi ! Tabelalarda değiştirilen isimlerin, o tabelaları taşıyan okullardaki eğitimin kalitesine NE kattığını kaçırdık, ki asıl soru da sorun da buradaydı, ama unuttuk !
Son dönem kalabalıklaşan tartışmaların temelinde ise SEÇİMLER var…
Kazanmak, tek çare !
Çünkü bir kesim biliyor ki, kaybedildiğinde, şu ana kadar birbirlerine itinayla ekledikleri zincirin halkaları tek tek kopacak ve kopan her bir halka da diğerinin çözülmesine neden olacak… Çözülen kelimelerin cümle halleri ise muhalefetin itinayla altını çizdiği YARGILANACAKSINIZ korkusunu hep taze tutacak…
Evet, ana nedenimiz bu !
Seçimi, değerler üzerinden oylamaya dönüştürmek…
Laik-Dindar eksenini yeniden devreye sokmak…
Özetle,
…kendisi için ÖLÜM-KALIM meselesi haline gelen bir seçime giderken, bir kesimin, kendi tabanını koruyabilmesi ve kararsızları ikna edebilmesi için kimlik siyasetine bir bakıma muhtaç kalmasını konuşuyoruz ! Zira toplumsal kimlik siyaseti, hep en güvenli liman olmuştur, belki de son sığınak !
Geride (!) bırakılan (!) bir CEMAATLE (!) MÜCADELE (!) sayfasını kapatanların (!), bugün başka başka cemaatlerle işbirliği içerisine girme çabası da buna mı dair, DÜŞÜNÜN biraz ! Kim bilir, belki de cemaatler aracılığıyla rıza üretimi sağlanıyor, bunu da ! Aslında, belki de KAZAN-KAZAN dengesidir her iki taraf için de, en çok da bunu !
Cemaatler, Ankara’da güç sahiplerine arka çıkıyor, anlayacağınız !
Bunun karşılığında da güç sahipleri onlara ayrıcalıklar sağlıyor !
Final mi ?
Biraz daha düşünün…