Davutoğlunun gerçeği ne Karanlığın kelimeleri ne
"Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden, birkaç aydan biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır” demiş, dünün AKP’lisi, bugünün muhalifi (!) eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, ama SER verip SIR vermemiş, SUSMUŞ !
Onun suskunluğuna bir hikaye ekleyelim mi ?
Susanların ülkesine, ELDEKİ NE, onu gösterelim !
Hadi okuyalım…
-
Hukuk fakültesinde bir Öğretim Görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar. Öğrenci, “Ali” diye cevap verir.
Öğretmen bir anda,
“Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme” der.
Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.
Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir, ama hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz…
Hoca, sınıftaki sessizlikle beraber, ileri geri yavaş yavaş dolaşmaya başlamış, bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra, tabi bu arada herkes göz temasından kaçınıyor, başlamış derse…
Hoca: “Kanunlar ne için vardır?” diye sorar ve ders başlar!
Birçok cevap gelmiş. Bir öğrenci “düzeni korumak”, diğeri “toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak”, öbürü “yaşam haklarını idame ettirmek”, bir başkası “devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek”, bir diğeri “her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek” için var, demiş…
Hoca, “başka” diye tekrar sorunca, bir öğrenci “Adalet için” diye cevap vermiş!
Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret ederek, “işte aradığım cevap bu” dercesine, “peki, az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı?” diye sormuş.
Herkeste aynı cevap, “Evet hocam”…
Öğretim Görevlisi, sınıf kapısını açarak, dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler. Herkes, bunun bir senaryo, oyun olduğunu anlar.
Fakat Hoca, son sözlerini söylememiştir henüz!
“Peki, buna hepiniz şahit oldunuz! Tamam da, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız?”
Herkes susar, çıt yoktur. Hoca, “Bakın sevgili arkadaşlar… Bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var. Bunu size 100 saat sınıfta ders versem anlatamazdım” der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir…
-
Davutoğlu’nun; BİLİYORUM, ama SUSUYORUM demesi de buna dair !
20 Temmuz: Suruç’ta IŞİD’li canlı bomba, kendisini patlattı.
22 Temmuz: Ceylanpınar’da iki polis, evlerinde uyurken şehit edildi.
6 Eylül: Dağlıca’daki PKK saldırısında 16 asker şehit oldu.
10 Ekim: Ankara’daki barış mitinginde iki ayrı bombanın patlaması sonucu 103 kişi hayatını kaybetti.
Davutoğlu’nun işaret ettiği 7 Haziran ile 1 Kasım arasında ÇOK DAHA FAZLASI var ! “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” dediği aralıkta çok KAN var, çok ÖLÜM var, çok ACI var…
O yüzden de SUSUYORUM diyemez !
SUSMA HAKKIM VAR da !
Şimdi konuşma zamanı !