Çocuklara Yemek Yok Ama… Her Okula Bir Mescit Var !!!
ÇEDES projesiyle okullarda imamların derse girmesinin önünü açan Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni düzenlemesine göre, anaokulu ve ilkokullarda mescit açılması zorunlu hale getirilmiş ! Pedagoglar, söz konusu düzenlemeyi, çocukların ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceği gerekçesiyle eleştirse de, devlete DİN elbisesini zorla da olsa giydirmeyi başaranların Ankara’sının bu son adımı ne şaşırttı ne de BU SON dedirtti !
Biraz yakından bakıldığında, durum, çok uzun zamandır bu yönde zaten…
Üniversite kampüslerinde yükseltilen camiler buna dair…
Aslında konu, dinini yaşamak isteyenlere ortam sunmak değil, ama söz konusu uygulamanın sahiplerini toplum zemininde ideolojik olarak ayakta tutan malzemeyi hemen her yerde inşa etmek !
Okul binalarının eksiğini MESCİT’le tamamladıklarını düşünenlerin yol haritası, sadece bu açılışların kurdelesini kesmek olmayacak tabi ! Mescidi olan tüm devlet okullarındaki atmosfer de adım adım buna uygun hale getirilecek ! Bakanlığın, kadın öğretmenleri hedef alan BEYAZ ÖNLÜK kavgası tam da bu noktada devreye sokulmuş bir uygulama !
Bu konuda bana yazan bazı öğretmenler var, tabi soruları da, kaygıları da…
İşte onlardan ilki;
“Bu mescitlere kimler gidecek ? Çocuklar ! Peki, o mescitlerde görevi kimler üstlenecek ! Okullara atanan imamlar mı ? İnanılmazı yaşıyoruz, Atatürk Cumhuriyeti’nde ! Açıkçası, adım adım laikliği toprağa gömenlerin, okulların tabelalarına İMAM HATİP ibaresini eklemekle kalmayacağını hep konuştuk aramızda ! Kendilerince MAĞDUR edildikleri yılların hesabını o mağduriyeti yaratanlardan değil de devletin ve rejimin kendisinden alma hesabına girişenlerin daha neler yapabileceğini çok konuştuk ! Açık açık şunu söylemem gerekiyor ki, öyle bir zaman gelecek ki, bizleri BAŞIMIZ AÇIK diye horlayacaklar ! O baskı öylesine bir mobbing ortamı oluşturacak ki, sırf bu havayı solumamak için bizler ya istifa edecek ya da onlara benzemek zorunda kalacağız ! Korkuyor muyum ? Evet, korkuyorum ! Hem kendim hem çocuklarımız için…”
Ve bir diğeri;
“Din ve devlet işlerinin ayrı işlediği bir devlet düzeninde radikal İslamcıların da, dinin verdiği güç ve iktidar açlığını doyurmak isteyenlerin de nefes alıp vermesi çok zordur… Zaten olan da bu ! Onlar, nefes alabileceklerine inandıkları bir düzeni inşa ediyorlar, adım adım… Okullarımıza bile el uzattılar ! Cami hocalarının Milli Eğitim’e bağlı okullara girmesi ne demek, düşünün ! Camide olması gerekenler, bugün okullarda görevlendiriliyor… Orada işlerini çok iyi yapıyorlar ya, sıra bize geldi ! Sanmayın ki bu uygulama tartışmaları da beraberinde getirmeyecek, ki aynı ZORUNLU DİN DERSİ gibi, çocuklarını o mescit kapısından içeriye sokmak istemeyecek çok aile olacak… Niye mi ? Bu çocuklara orada ne öğretilecek sahi ? Kadının erkekten bir adım geride yürümesi gerektiği mi ? Kız çocuklarının ileride iyi bir anne ve ev hanımı olma idealinin ASLINDA en kutsal şey olduğu inanışı mı ? Biz, bu çocukları bir kariyer planlaması içinde ele alırken, cami hocalarının gözetiminde verilecek mescit eğitimlerinde benzer modern söylemlerin dile geleceğini mi sanıyorsunuz ? Sanmayın…”
Ve eldeki son mesaj gelsin…
“Gezi sürecinde o çok dillendirilen KABATAŞ YALANLARINI da CAMİDE İÇKİ İÇTİLER diyenlerin bir türlü paylaşamadığı o videoları da unutmadık ! TÜRBANLI BACIM denilenin de, HOCA EFENDİ’den evrilen FETÖ sürecinde, ZAMAN Gazetesi önündeki o dönemki protestolarda yerlerde sürüklenen TÜRBANLI kadınların hali noktasında ne de büyük bir SLOGAN olduğu gerçeğini de ! Zira konu, sizin türbanlı olmanız ya da kendinizi Müslüman olarak nitelendirmeniz değil, ama ‘onlardan mısınız değil misiniz’ meselesi ! Bugün okullar için düşünülen, hatta kesinleştiği söylenen o mescit uygulaması da okullarda DİNDAR ya da DEĞİL başlığında öğretmenler arasında cepheleşmeler yaratacak… Kimi buna EVET diyecek, kimi de HAYIR ! Tahmin edersiniz, HAYIR diyenler hedef haline getirilecek ! Din karşıtı ilan edilecek ! Bu ülkede dini bu denli bir güç gösterisi ve sınıflaştırma politikası adına kullananlara bakıldığında görülen şeyse, bizlerin buna neden HAYIR dediğini bir bakıma netleştiriyor aslında… Cemaatlere bakın, tarikat yaşamını tercih edenlere ! Kıyafetleri dışında her şeyleri GAVUR dediklerinin üretimleri ! Son model şoförlü arabalar ! Son model telefonlar ! Gösterişli evler ! El etek öptürenlerin ötesinde duran Ankara farklı mı ? Hangi biri sade bir hayatı tercih etmiş ki ? Çantalardan saatlere, her şey bir servet değerinde, ama topluma dönüp de utanmadan İDARE EDİN diyebilecek kadar rahatlar… Onlara bu rahatlığı da, toplumun yoksulluğunu eze eze yarattıkları bu şatafatı da verenlere kızıyorum aslında ! Verdikleri oyun hesabında durmayan, duramayanlar, bugün bizleri bu noktaya taşıdılar ! Yazık… Çok yazık…”
Endişelerinde haksızlar mı ?
Düşünün…
Laikliği kendi varlığı için TEHDİT olarak algılayacak kadar ileri gidenlerin, bizleri adım adım taşıdıkları noktanın karanlığını en çok da !