Cemaat Din İktidar üçgeninde Mısırlı Esmadan Yemene
Mısır'da 2013 senesinde yaşanan darbe sürecinde direnişin merkezlerinden biri haline gelen Rabiatul Adeviyye Meydanı'nda göğsünden ve sırtından vurularak öldürülen 17 yaşındaki Esma el-Biltaci’yi hepimiz bir şekilde tanıdık… O, daha iyi bir ülke hayal ederken öldürüldü… Ülkedeki siyasi, dini ve etnik unsurların mücadelesinde kana bulanan İKTİDAR hırsının karşısında dururken öldürüldü… Darbeye karşı duran yüz binlerce Mısır’lı gibi, yarına dair umudunu teslim etmediği için öldürüldü…
Suriye’de yaşananlar farklı mı ?
Peki ya Irak’ta bitmeyen karmaşa…
Pakistan’dan Afganistan’a uzanan kriz…
İran’ın bölgede din üzerinden yarattıkları…
Bahreyn’de halının altına süpürülen sorunlar…
Peki, BİZ !
Farklı mıyız ?
Suriye’den…
Irak’tan…
Pakistan’dan…
Afganistan’dan…
İran ya da Bahreyn’den…
Aramızda anlamayanlarımız var !
Kendimize biraz yaklaşalım mı ?
Gördüklerimizden kaçmayalım ama…
Sahi…
FETÖ (bir zamanların Hoca Efendisi Fetullah Gülen) denen ‘15 Temmuz’ yaratıcılarının, CEMAAT-DİN-İKTİDAR üçgeninde bizlere yaşattıklarını unuttuk mu ? Aradan geçen onca zamana rağmen bitmek bilmeyen operasyonların, benzer cemaat yapılanmalarının devlet içinde nasıl olup da dallanıp budaklanabileceğinin bir karşılığı olabileceğine şahitlik etmedik mi ? Devlet’i DİN’e ve MEZHEP denen ara başlığa bölerek ne hale gelinebileceğini izlemedik mi ?
Peki, akıllandık mı ?
Akıllanıp temizlendik mi ?
Yoksa kaldığımız yerden devam mı ?
Gelelim Yemen’e… Sahi, bir tarafta Şii kesimi destekleyen (silahlandıran) İran ve diğer tarafta Sünni kesimi destekleyen (silahlandıran) Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun yarattığı karmaşa ve sivil kayıplara ne demeli ? 9 Ağustos'ta gerçekleşen bir hava saldırısında isabet alan ve 20'den fazla çocuğun yaşamını yitirdiği okul otobüsü olayında Amerikan menşeli bombaları minicik bedenlerin üzerine bırakan Suudi savaş uçakları için ne söylemeli ? Sivil kayıpların her geçen gün arttığı bu kanlı müdahaleye öncülük eden Suudi Arabistan’ın 150 bin asker ve 100 savaş uçağına Birleşik Arap Emirlikleri’nin 30, Bahreyn’in 15, Kuveyt’in 15, Katar’ın 10, Ürdün’ün 6, Sudan’ın ise 3 savaş uçağıyla destek verdiğini bilirken, İslam coğrafyasındaki savaşların AYNI DİN içinde, ama FARKLI MEZHEPLER arası kavgalardan ibaret olduğunu söyleyenlere ne demeli ?
Peki, daha düne kadar Mısırlı Esma için AĞLAYANLARIMIZ, Yemen’de ölen, öldürülen çok daha fazlası için NE YAPTI, bunu da soralım mı ? Yoksa işin MEZHEP kısmında durup ölenlere SESSİZ kalmak işimize mi gelmeli ?
Aslında konu sadece İslam coğrafyası da değil !
Eldeki son habere göre, Hollanda’da son 50 yıldır kiliseye gidenlerin sayısında o kadar düşüş yaşanmış ki, boş kalan ve satılığa çıkarılan kilise sayısı da önemli ölçüde artmış... Hatta durum öyle bir hale gelmiş durumda ki, önümüzdeki 10 yıl içerisinde yaklaşık bin kilisenin daha boşalması bekleniyormuş…
Geçen bir arkadaşımla konuşurken, bu konudaki tavrını merak ettim…
Söylediği mi ?
-
Dinlerin, YARATAN noktasındaki rehberlik etme özelliğini uzun zamandır kaybettiğini düşünen ben gibi milyonlarca insan var artık… Bu gezegenin sonunun, SU ya da PETROL ile değil, ama DİN ve MEZHEP savaşları ile geleceğini düşünen milyonlar ! Yemen'e ve daha fazlasına ekli sessizlik de buna dair…
-
Çok da haksız değil bence…
Hatta eldekinin karşılığı gibi…
Düşünün…