Bu yazı Antakya PTT ye Biraz da Hatay Valiliğine
Bu kente dair ne zaman düşünsem, aklıma daha önce okuduğum kitaplardan ya da blog sayfalardan alıntılar geliyor, ki o zamanları da sizlerle paylaşıyorum… Bu defaki mi ?
-
Benim de yaralarım var, biliyor musun?
Kabuk bağlayan, izi kalan, ta derinlerde acıyan…
Alıştım diyemem bu yaralara, ama öğrendim yaşamayı…
Kış da olsa, küf de tutsa, bahar kokusu almayı…
Bütün yaralara ve acılara rağmen yaşamayı…
-
Antakya dendiğinde aklıma bir gün daha güzel şeyler de gelir belki ama… Şimdilik eldeki bu ! Özellikle de ne zaman Antakya kent merkezindeki PTT binasının önünden geçsem, bana düşündürdükleri bu…
Niye mi ?
Hatırlar mısınız bilmiyorum ama… PTT İdaresi, 2017 senesinin başlarında, binasını çevreleyen taş duvarlara işaret eden ‘büyükçe’ ve ‘okunur’ şekilde bir ‘AFİŞ’ astı. Üzerinde, “Duvarlar yıkım tehlikesi oluşturduğundan, kaldırım kısmen yaya trafiğine kapatılmıştır” diyen bir bez afiş. Biz de bekledik, yapılmasını… Uyarının karşılığını… Tedbir alınmasını… UYARDIK, ama ÇÖZÜM DE ÜRETTİK demelerini… Ama olmadı ! Sene 2018 oldu ve hatta 2019’a da yaklaştık… Ama olmadı ! Unuttuk, unutturduk !
Buna dair 2017’de yazdıklarımı hatırladım o yüzden, nasıl olup da DEĞİŞMEDİĞİMİZ aklıma geldi… Dedim ki kendi kendime, ‘yazacaklarım aynı, o zaman tekrar edelim kendimizi, ki kendini tekrar eden bir kent ve idarecileri adına hele ki…’
Başlayalım mı okumaya o dünü?
Bizimki gibi ülkelerde idareci olmak kolay olmalı ! Düşünsenize bir kez, ne SORAN var ne SORGULAYAN ! Ne ELEŞTİREN var ne ‘NİYE’ diye zorlayan ! Ne versen alan bir kalabalık ! Hatta ne yapsan OLUR diyen… Sen sağ ben selamet anlayacağın ! Final mi? Kalan sağlar bizimdir !
Evet…
Bugünün çapraz sorgusuna PTT Merkez Müdürlüğü’nün son çalışması girsin ! Antakya kent merkezindeki idare binasının önüne sadece birkaç hafta önce astıkları plastik bir branda üzerine yazılı, “Duvarlar ‘yıkım’ tehlikesi oluşturduğundan, kaldırım kısmen yaya trafiğine kapatılmıştır” uyarısı girsin… Uyarı üzerine, duvara yakın kaldırımın Büyükşehir destekli kapatılması girsin… Ama zaman içinde, kapatılan alanı sınırlayan zincirli engelin kalkması ile de girsin… Ama en çok da, vatandaşı olası bir tehlikeye karşı uyaran brandanın kaldırılması ile girsin… ‘Bize emanetsiniz’ demeyi bırakıp, ‘Allah’a emanet olun’ diyen resmi bir algı ile girsin !
O zaman soralım mı ?
Madem uyardınız (!) bizleri… Buna dair çalışmaya ne oldu ? Risk içerdiğini söylediğiniz duvarları o riskten kurtaracak projelendirmeye ne oldu ? Yıkım tehlikesi olduğunu açık açık söylediğiniz duvarların yanı başından çocuklar güle oynaya geçerken, sizlerin kurumsal sorumluluğuna ne oldu ?
Sahi, hangi ara bu kadar lakayıt iş yapar olduk ?
Hangi ara devlet işini bu kadar gevşettik ?
Makam ağırlığını ise hafiflettik !
Açık ve net, ben şikayetçiyim !
Olası bir kaza için şimdiden şikayetçiyim !
Bir vatandaş olarak beni hiçe sayanlardan şikayetçiyim !
Verilen sözleri rüzgara savuranlardan şikayetçiyim !
Hizmeti sulandıranlardan şikayetçiyim !
Balığın baştan koktuğu bu hikâyeyi ise toptan reddediyorum… Yok, bu hikaye bana ait değil ! Böylesi yönetilen bir şehir bana ait değil… Yaşamlarımızı oyun hamuru gibi şekilden şekle sokmaya çalışanlar bana ait değil… YAPTIM-OLDU mantığını kent idaresinin hemen her hücresine bir hastalık gibi yayan zihniyet bana ait değil… Hayatlarımızla, yüzümüze baka baka alay eden bu makam sahipleri bana ait değil…
Sahi, bize ait olanlar nerede ?
Ne yaptınız onlara ?
-
Finali bugün bitirsin !
Hatay Valiliği, bu kentin tepe noktası, ki altındaki kurumları sık sık şikayet eden bizlere ÇÖZÜM olsun istiyoruz o yüzden ! Ama en çok da… Hayat kalitemizi düşürenlere karşı bizi savunsun !
Olmaz mı ?