Bu toprağın insanı olmak Sahi nasılız biliyor muyuz
Okuduğum an, PAYLAŞMAM LAZIM dedim, kendi kendime… Okuduklarımda KENDİMİ gördüm, ki siz de KENDİNİZ için bir şeyler görün ve belki GÜLÜMSERSİNİZ, dedim…
Başlayalım mı ?
Biraz gülümseyelim…
Hadi…
-
Çatalın kenarını bıçak niyetine kullanmaktır, bu toprağın insanı olmak…
Nereye giderse gitsin, bir şekilde manzara resmi çekebilmektir… Güneş gözlüğü takınca yakışıklı olduğunu sanmaktır… Bazen, arabayı her yere park edebilmektir… TV yayınının arkasından el sallayıp, aynı anda cep telefonu ile yakınlarını arayıp haber vermektir… Şampuan bitmek üzereyken içine su doldurmaktır...
Cihazların uzaktan kumandalarını naylonla kaplamaktır…
Bütün olayları, “bir arkadaşımın arkadaşının arkadaşı, şeklinde anlatmaktır… Telefon çalınca yanına gidip, bir kez daha çalmasını beklemektir… Çayın yanında gelen şekerden fazla olanı, garsona geri vermektir… Çay bardağı altlığını, küllük olarak kullanabilmektir… Fazladan verilen ketçap, mayonez ve kolonyalı mendili, “sonra lazım olur” diye çantaya atmaktır…
Her programda, “80 milyon bizi izliyor” diyebilmektir…
Düğünlerde, “Dom Dom Kurşunu” ile göbek atarak, “bir avcı vurdu beni, bin avcı yedi beni” gibi sözlerle kendinden geçen tek millet olmaktır… Araba camlarına, “beni yıka” yazarak, arabanın duygularına tercüman olmaktır…
Asgari ücretle çalışıyor bile olsa, maaşının iki katı fiyatlı cep telefonuna sahip olmaktır…
Rüzgârlı havalarda küller uçmasın diye küllüğe su koymaktır… İçtikten sonra, "nolucak bu memleketin hali" diye sormaktır… Sarı ışıkta korna çalmaktır... Sandalyenin oynayan ayağına kâğıt sıkıştırmaktır… Denizde “suyun altında nefessiz ne kadar kalabiliyorum. ” diye deneme yapıp, boğulma tehlikesi geçirmektir… Her aklına geldiğinde, “Google”da kendi ismini aratmaktır…
Petibor Bisküviyi çaya batırıp yemektir…
Papağana önce küfür öğretmektir... Çok bilmişler gibi, kaza yapan aracın etrafında toplanıp, yaklaşık hasar tahmini yapmaktır… Yangın merdiveninin basamaklarına, saksı saksı çiçek sıralamaktır… Misafirliğe gidip, saatlerce oturduktan sonra, giderken kapı önünde tekrar muhabbet etmektir… Otobüste giderken, yanındakinin gazetesine göz ucuyla bakıp, gazeteyi büyük bir iştahla okumaktır… “Nerelisin?“ sorusuna cevap aldıktan sonra, “içinden mi?” diye sormaktır…
Markete bir ekmek almak için gidip, en az on beş ekmeğe dokunmak, mıncıklamak, fakat en sonunda ilk mıncıklanan ekmeği almaktır…
Kaldırım varken, yoldan gitmektir... Düğünlerde saçı topuz yapıp, yandan iki bukle bırakıp, bir de saç üstüne sim döktürmektir… Asansör beklerken, tuşa ne kadar fazla basılırsa, asansörün o kadar çabuk geleceğine inanmaktır… Bulmacadaki ünlülere, kadın-erkek fark etmeden; sakal, bıyık, kaş çizmektir… Yemeğin tadına bakmadan, tuz atmaktır… Her şeyde pazarlık yapabilmektir… “İnşallah" ile bütün işleri hallettiğine inanmaktır…
Her seçim zamanı, “bir oydan bir şey olmaz” diye oy vermemektir…
-
Evet…
Her şeyi bilmesek de, çok bilmenin formülündeyiz, anlayacağınız…
Ama sıkmadı,
çokça gülümsetti ;)
Bende daha fazlası var, diyenlerinizi merak ediyorum, ki eminim vardır ve liste, uzadıkça uzar, ama… Bu kadarı bugünlük için yeter…
Bu toprağın insanları, GÜLÜMSEYİN :)