Bu kentin kalbi Tanıdık mı bildik mi
Şair der ki…
*
Bir kalbiniz vardır, onu tanıyınız…
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları…
Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları…
Konuşurlar…
İsterler…
Susarlar…
Dinlememişseniz nice yıl kalbinizi…
Ev, meslek, iş, para, geçim diyerek…
Düşünün şimdi bir de…
Şehirlerde kasaba ve köylerde…
Başını eğmiş kalbiyle söyleşen bir kişi olduğunuzu…
*
Peki, bu kentin kalbi ?
Kulağınızı dayayıp dinlediniz mi hiç ?
Ne söylediğine kulak kabarttınız mı ?
Bu konuda onca şey yazan, paylaşan, fotoğraflayan biri olarak, bir şeyi çok merak ediyorum…
Sahi, benim bu konuda hissettiğim rahatsızlığın benzerini hisseden kaç kişi var bu kentte ? Bu şehrin yaralarının pansumansız halini izlerken canı acıyan kaç kişi var ? İçinde yaşadığı coğrafyanın düne dair nefes alıp veren bedenine eklenen betonun, dökülen asfaltın, çakılan çivinin hesabında kendini çaresiz hisseden kaç kişi var ?
Cevap var mı ?
BEN VARIM diyen var mı ?
Siz düşünedurun, bugüne dair kelimeler adrese teslim olsun !
Yazılanlara CEVAPSIZ kalanlara olsun…
Olan biteni İZLEYENLERE olsun…
SEYİRCİ kalanlara olsun…
Son örneğimizle başlayalım o zaman, hani tescilli evlerin orta yerine ‘yol yapım çalışması’ adı altında ZİFT dökenlerle… Yapılana HİZMET diyenlerle ! YAPTIK-OLDU deyip işin içinden çıkanlarla !
Gariptir, bu konuda haklarında onca yazı yazdığımız halde, tek bir açıklama dahi yapmadılar sevgili yerel idarecilerimiz ! Hani şunu deselerdi en azından, HAKLIYIZ ! Hatta ekleselerdi, SANA NE KARDEŞİM, ALAN MEMNUN SATAN DA !
Deseler de HAKLILAR !
Hiç kimse konuşmadığına göre !
Ayağa kalkıp tepki vermediğine göre !
Düşünsenize, bizlerin ha bire ŞİKAYET ettiği o ASFALTI gecenin bir vakti dökmediler ki… Aksine, güpegündüz döktüler, TESCİLLİ evlerin ‘tescilsiz olduğu söylenen’ sokağına… Vatandaş da GÖRDÜ, esnaf da, hele ki yolun hemen karşısındaki bu kentin MİMARLARI da !
GÖRDÜLER, ama konuşmadılar !
BİLDİLER, ama ses çıkarmadılar !
OKUDULAR, ama tepkisiz kaldılar !
Sahi, HANGİSİ ?
Önemli mi ?
Hangisi olduğu önemli mi ?
Tamam da, o zaman bize ne oluyor ?
Bu şehir memnunsa yapılandan hele ki !
SORUN YOK diyorsa, eldekine avuçtakine !
Ve MUTLUYUM diyorsa ona reva görülenden !
Ve ekliyorsa, BÖYLE GELMİŞ böyle de gider diye !
Haklısınız !
Bu kentin kulağına, “Her şey güzel olacak… Bu da geçecek… Sen güçlüsün…” diye fısıldamaktan da vazgeçtik…
Zaten Oğuz Atay’ın deyişi gibi, “Böyle diye diye yolu da yarıladık…”
Bu gidişle de SONU belli bir filmin içindeyiz !
İyi seyirler !