Bizi ne kurtarır Bizi kim kurtarır
Ülkeyi kurtaracağını zannettiğimiz 5 unsur sıralanmış bir yerde… Kurtarılmayı (!) bekleyen bizler adına o 5 unsur neler mi olmuş ?
1- Partiler
2- Politikacılar
3- İdeolojiler
4- Irklar
5- İnançlar
Bu listeye iyi bakın…
Çünkü bu liste geleneksel…
Birazı bana, birazı size, birazı diğerlerine ait…
Birbirimizi birbirimizle çok paylaşmasak da, kurtarıcı listelerimizle BİZ bize benziyoruz, kaçarımız yok !
Ama ne yazık ki bu liste de çok işe yaramıyor…
31 Mart bunun karşılığı mı ?
Peki, başka bir liste var mı ?
Mesela…
1- Ahlak
2- Akıl
3- Eğitim
4- Adalet
5- Saygı, olsun mu ?
Eldeki 2. Listeye bir de hikaye ekleyelim mi ?
Kurtarılmayı bekleyen bizlere gelsin !
Biraz da düşündürsün…
-
Bir zamanlar, Çin’de yoksul bir adam o denli aç ve bitkin düşmüştü ki, kendini tutamayıp bir armut çaldı. Adamı yakaladılar ve imparatorun karşısına cezalandırılmak üzere çıkardılar.
Hırsız, imparatora şöyle dedi: “Değerli efendim, çok açtım, dayanamadım çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak.”
İmparator dudak büktü: “Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?”
Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzattı… “Bu çekirdeği ekerseniz, bir gün içerisinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz.”
İmparator bir kahkaha atarak… “Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni.”
Yoksul adam: “Haşmetlim, bu tohumu ben ekemem. Çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak; ömründe hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum, o zaman gücünü gösterir. Aksi takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilmez acılarla öldürür. Sultanım, bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz.”
İmparator irkildi, suratını astı bir süre düşündü, sonra da hırçın bir sesle… “Ben imparatorum, bahçıvan değil. O tohumu Başbakan’a ver, eksin de altın meyveleri görelim” dedi.
Yoksul adam tohumu Başbakan’a uzatınca, Başbakan telaş içerisinde İmparatora dönüp itiraz etti… “Ben, ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker, ziyan ederim. Bence bu tohumu hazinedar başı eksin.”
Hazinedar başı hemen bahane buldu ve bu görevi bir başkasına devretti. Bir bir orada bulunan herkes sudan sebeplerle tohumu ekme görevinden kaçındılar. Sonra İmparator, doğan sessizliğin içerisinde bir süre düşündü, başı önünde duran Başbakan’a, hazinedara ve bütün görevlilere dik dik baktı ve…
“Hadi bakalım, bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim” dedi, cebinden bir altın çıkardı, yoksul adama tutması için attı. Oradakilerin tümü, ceplerinden sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama verdikten sonra, imparator gülerek adama seslendi:
“Bas git buradan be adam, bu verdiğin DERS hepimize yeter!”
-
Hayat, derslerle dolu anlayacağınız…
Ama bu da, ne kadar anladığımızla ilgili…
Ya da eldekini ne kadar anlamak istediğimizle…