Bize şunu söyler mi Sayın Vali Sahi NEDEN kimse konuşmuyor
“İnsanı önce çocukluğu, sonra hayalleri sonra da özgüveni TERK eder... Her vedada bir parçanı bırakırsın gökyüzüne… Gökyüzüne bakıp HAYAL kurmamız da bu yüzdendir” diyen Murat Tavlı’da durup, bugüne dair neden gökyüzüne baktığımı hatırladım !
Yok, sevmedim !
Hatırladıklarımı sevmedim !
Sizi bilmem ama… Antakya’dan Defne’ye, oradan da Samandağ’a, bu coğrafyayı TERK eden ne kadar çok şeyimiz var, onu DÜŞÜNELİM istiyorum biraz… Düşünürken de, bu coğrafyanın binlerce yıllık geçmişinin gökyüzüne dönük yüzünden eksik olmayan hüznüne neden olanlar arasında adımlayalım !
Çarpa çarpa ilerleyelim hatta…
Bata çıka ilerleyelim…
Ama konuşalım !
Biraz söylenmemişleri…
Ve az biraz ertelenmişleri…
Belki çok az da rafa kalkmışları…
Sorularım bu kentin MÜZE İdaresi’ne !
Arta kalanlar da, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’ne…
Ama hepsinden öte, Hatay’ın Valisi’ne…
Bize şunu söyler mi Sayın Vali ! Bu kentte konuşması gerekenler NEDEN konuşmuyor ? Doğal olarak NE KONUDA diye soracaktır kendisi ! Haklı da ! Aslında konumuz, ELDEKİLER ! Sahip olduklarımız ! Ama SAHİP çıkamadıklarımız ! Kirinden, pasından göremediklerimiz ! SORUMLU olduğumuz, ama SORUNLU hale getirdiklerimiz !
Daha geçen gün Samandağ DOM MABEDİ’ndeydik !
Onunla başlayalım mı ?
En basitinden şunu soralım mı ? ‘Milattan Önce’ diye başlayan hikayesi hatırına, MÜZE İdaresi’ne soralım, ardından da Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü’ne…Sahi, EN SON ne zaman gitmişler oraya ? Tamam envantere kaydetmişler ! Tek tek NE var, onu da listelemişler ! Ama sonrasında NE yapmışlar ? Bakanlığın ANADOLU’DAN KAÇIRILAN TARİH mücadelesini ha bire haber yapanlar olarak soruyoruz ! Eksilen Anadolu’nun bize emanet edilenleri adına soruyoruz ! Hani TEK BİR TABELA bile dikmemek neyin karşılığı ? Gelen gidenin eksik olmadığının BİRA ŞİŞELERİ ve yakılan KAMP ATEŞİ ile belli olduğu KADERE TESLİM bir noktada RESMİ KURUMSAL hiçbir kimliğin varlık göster-e-memesi, NEYİN MESAJI ?
Unutmadan, 1500 yaşındaki Saint Simon Manastırı gibi DOM Mabedi de sprey boyalarla RENKLENDİRİLMİŞ !!! Antakya’nın dar sokakları arasına sıkışmış ve artık YETER diye bağıran ahşap evlerin hali gibiler ! Dilleri olsa, onlara REVA gördüklerimiz için NE söylerlerdi, düşündünüz mü hiç ? Düşünün !
Saint Simon Manastırı mesela…
Samandağ Kaymakamlığı ile Defne Belediyesi arasında KİMİN tartışması ile gündeme oturan 500 rakımlı bir tepenin zirvesi hani… Uğruna KAVGA etmeye hazırız anlayacağınız ! TALEP ediyoruz o yüzden ! BENİM-SENİN çekişmesindeyiz ! Duruma bakıp da TARİH ve KÜLTÜR merakımızın tavan yaptığını sananlarımız olacak ! Yok ! Konu bu değil ! Olsaydı, Samandağ sınırları içindeki DOM en azından bu halde olmazdı ! Ya da Defne Uğur Mumcu Bulvarı’nda çıkan onca MOZAİK eseri kamyonlara alelacele yükleyip, geride kalan arkeolojik alana da ZİFT dökmek için birbirimizi bu kadar yemezdik !
Antakya kent merkezindekilere ne demeli peki ?
Hangileri mi ?
Trafiğe kapalı Saray Caddesi’ndeki Roma’lı…
DOĞAKA binasından biraz ötedeki sahipsizlik…
Ve Antakya’ya bakan dağ eteğindeki su kemerleri…
Tarihi ve kültürel emanetlere dair yaşadığımız onca sıkıntının İSTİKRARLI bir şekilde korunduğu (!) bir memlekette sorum O YÜZDEN Hatay Valisi’ne… Merakımızı bağışlasın ! Hele ki, şu ana kadar ortaya koyduklarımıza tek bir cevap bile iliştirmeye tenezzül etmemişlerin resmi kurumsal algısı ortasında duruyorken !
Peki, bundan sonrası için bir şeyler değişir mi ?
Yoksa ‘BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİDER’ mi ?