Bize ceza kesenlere Aynı şeyden ceza gelmiş
Halk otobüsüne biner misiniz ?
Evet mi ?
Haklısınız, hangi birimiz binmiyor ki !?
Biliyorsunuz, normal şartlarda otobüs kartlarımızı kullanıyoruz, yolculuk etmek için ! Mesela bir dönem biz gazetecilerin, üzerinde fotoğraflarımız olan, ücretsiz, bir başkasının kullanımına kapalı kartları vardı… Aksi bir kullanımda CEZA kesiliyordu !
Ceza kesen mi ?
Belediye !
:)
Niye mi gülümsedim ?
Bize, SANA VERDİĞİM HAKKI BİR BAŞKASINA KURAL DIŞI KULLANDIRTMA diyen, bunu derken de AKSİ HALDE CEZA KESERİM diyen aynı belediyenin başındaki ismi tarafından ONURSAL BAŞKANLIĞI yapılan Hatayspor’un bir görevlisi, buna benzer bir davranış yüzünden ceza yemiş !
Geçen haftaki Adana Demirspor maçında, akreditasyon kartını başkasına kullandırtmış !
Ama gelen de öyle böyle bir ceza değil !
Tamı tamına 130.000 Lira’ymış !
Tamam,
…HATAYSPOR AYRI diyeceksiniz de !
Her şeyine de bir belediye başkanı karar vermiyor mu peki ?
O zaman, eldeki örneğimiz çok sırıtmıyor bence :)
Hele ki kesilen cezaya dair benzer fotoğraf karelerimiz :)
*-*
Biz düşman değiliz !
AMA SİYASETÇİLER…
Yunanistan’a gittiniz mi hiç ?
Gidin…
Çünkü oradaki hüznün çokçası Anadolu kökenlidir… BİR ZAMANLAR dedikleri hayatlarının kökleri Türkiye’dedir… Müziklerindeki yorgun notalar, yemeklerindeki dün kokan lezzetler, hatta aynı isimle servis edilenler…
Dilimizin ya da dinimizin farklı oluşu mu bizleri bu kadar uzak tutuyor sanıyorsunuz !?
Bir Atina ziyaretimde, yaşlı bir Yunan şöyle demişti:
“Sevdiklerim hala İstanbul’da… Orada doğdum, büyüdüm, aşık oldum… Şimdi ise ara ara kapağını çevirdiğim bir fotoğraf albümüm var, hatırlamak için… Sevdiklerimi bana fısıldıyor, o siyah beyaz yüzler ! Unutmadım… Unutamam ki… Zaten bizim hiç sorunumuz olmadı ki birbirimizle ! Bırakalım Atina ile Ankara kavga etsin, ama biz, birbirimizi sevmekten vazgeçmeyelim…”
Haklı…
Ama bir gazeteci dostum da haklı, hem de çooook haklı…
-
Türkiye ve Yunanistan’ın sadece halkları, yemekleri, iklimleri, müzikleri benzeşmiyor, siyasi ve ekonomik halleri de benzeşiyor… Türkiye’de, Haziran’da seçim var ! Yunanistan’da ise Temmuz’da ! Erdoğan gibi, Yunan Başbakanı Miçotakis’in de popülaritesi hızla eriyor… Ta Nea’daki son ankete göre, iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi’nin oyu yüzde 31’e düştü… Muhalefetteki SYRIZA ile aradaki fark yüzde 6’ya indi... Halkın en büyük sorunu, enflasyon… Yani hem Erdoğan’ın hem Miçotakis’in eriyişlerini durdurup, enflasyonu unutturacak bir çareye ihtiyacı var !
Ve maalesef, eldeki en kullanışlı çare, yine Ege’de bir kriz yaratmak…
İki ülke arasında 2020’de gerilen ilişkiler, NATO’nun devreye girmesiyle yatışmıştı… Türkiye, geçen Mart’ta Miçotakis’i ağırlamıştı… Ancak Yunan Başbakanı’nın bu ziyaretten hemen sonra, ABD Kongresi’nde Türkiye’ye F-16 satılmaması çağrısı yapmasıyla, ilişkiler yeniden gerildi… Erdoğan, “Benim için artık öyle biri yok” dedi ve eski manşetler yeniden atıldı ! Yunanistan, Türk savaş uçaklarının adaları taciz ettiğini, Türkiye ise Yunanistan’ın adaları silahlandırdığını söyledi ! Alman Dışişleri Bakanı’nın Atina ve Ankara ziyaretleri de tarafları yatıştırmaya yetmedi ! Daha geçen hafta Savunma Bakanı Hulusi Akar, bir F-16 kokpitine oturup Ege’de uçarak gövde gösterisi yaptı…
Miçotakis, ABD’yi arkasına almasına, Erdoğan, Rusya’yla yakın temasına güveniyor belli ki… Belki de dövüşe niyeti olmadan birbirine dayılanan kabadayılar gibi, Avrupa’nın gelip ayırmasını bekliyor her ikisi de ama… Bu kez Avrupa, Ukrayna ve enerji kriziyle meşgul, yeni bir krize tahammülü yok ! Ayrıca iki ülkenin de ekonomisi berbat durumda… Dolayısıyla savaş kışkırtmak, seçim için çok pahalı bir yatırım sayılır !
Erdoğan, neredeyse haftada bir “Bir gece ansızın gelebilirim” şarkısı söyleyerek, sadece Türkiye’yi bir tehdit unsuru haline getirmiyor, ülkenin inandırıcılığını ve itibarını da yok ediyor… İki ülkenin milli savunma bakanları jetlerine binip havada kapışacaksa, sorun yok ! Ancak iki ülkenin yöneticileri seçim kazanmak için savaş kışkırtıyorsa, sadece onlar değil, iki ülkenin de halkları kaybeder !