Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 81 defa okundu.

Biz Gazeteciler de Konuştuk, tartıştık

Geçen gün oturuyoruz, birkaç Gazeteci…

Konuşuyoruz…

Ankara’yı…
Türkiye’yi…
Seçimleri…
Tercihleri…
Olasılıkları…
Olabilecekleri…
Hesaplaşmaları…
Biriken korkuları…
Yükseltilen sloganları…
Şimdiden derinleşen cepheleri…

Bir tanesi dedi ki;

-
Erdoğan, kazanmayı ‘bilen’ biri ! Bunu ona sağlayan şey, hangi yolu izlemesi gerektiğini bilmesinden ! İzleyeceği olası tüm yolların dinamiklerini kontrol edebiliyor olmasından ! Hatta buna dair oyunun kurallarını istediği gibi sıfırlayıp, yeniden kural koyabilecek güce sahip olmasından !
-

Haklı !

Sanırım, muhalif partilerin, ki özellikle de 6’lı Masa’nın en kritik konuşma başlıklarından birinin Seçim Güvenliği olması da bundan !

Devam ediyoruz konuşmalara…
Sıra, bir başkasında, bir başka tespitte !

-
Ulusal denen medyayı YANDAŞLAŞTIRMA politikasında başarılı bir süreç işleten ve bu konuda, bir zamanların marka muhalif gazetelerini bile AYNI MANŞETLERLE çıkartabilme gücüne sahip bugünkü iktidar, seçimlere hazırlanıyor ! Yerel medyayı resmi ilanlar üzerinden kontrol etme, hatta zayıflatma politikası çok etkili olamadı belki ama… Daha etkili, vatandaşın gündelik hayatının düşünce kalıplarını zaman zaman kıran, parçalayan, şekillendiren sosyal medya için de benzer bir yol izliyor ! Garip bir şekilde, SUÇ ve SUÇLU yaratan bir kanun hazırlığı yapılıyor ! Gazetecileri, bu alanda yapacakları haberleri üzerinden gözaltına aldıracak, tutuklatacak mekanizmalara hayat veriliyor ! MUĞLAK, anlamı, ucu açık ifadeler, hep buna dair ! SÜRTÜK kelimesi için bir tanesinin konuşmadığı bir ülkede, tüm hazırlığın, aslında MUHALİF denen kesimler olduğunu söylemek şaşırtmasın kimseleri !
-

Haklı, ki zaten şaşırtmıyor…
En azından beni şaşırtmıyor…

Ama sanırım, hani hepsinden de öte,

…hepimizin, geride bıraktığını düşündüğü bir gerçeğimiz tartışıldı geçenlerde ! Cumhurbaşkanı adayı kimliğinde NE olmalı, NE olmamalı noktasında biri kalkıp, konuyu, MEZHEP hikayesine demirleyiverdi ! Kimi şaşırmış gibi yaptı ! Kimi konuyu kapatmaya çalıştı, kimi de…

Evet…

Bugüne final yaptıracak kelimelerde sıra !

-
Sonunda, bazen ULU ORTA, bazen İÇTEN İÇE kanayan bir yara açığa çıktı ! Bürokraside, üst düzey makamlara çıkmalarına pek sıcak bakılmayan, orduda, emniyette, kamu idaresinde terfileri engellenen Alevilerden biri, Cumhurbaşkanlığı adaylığına yürüyor…

Birçoklarının, özellikle de iktidarın ağzında gezdirdiği bakla, nihayet çıkmaya başladı… İyi Parti Ankara Milletvekili Halil Oral, Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini, adaylığı için bir ENGEL saydığını söyledi ! İlk söyleyen o değil ! Uzun süredir bu konu, gizli-açık sohbetlerde dillendiriliyor ! Oral’ın deyişiyle, yüzde 70’i muhafazakâr –ya da Sünni- olan Türkiye’nin, bir Alevi’yi Başkan yapmayacağını söyleyenler hayli fazla… Üstelik çoğu, tıpkı Oral gibi, Alevileri ya da Kılıçdaroğlu’nu överek söze başlayıp, mezhebini bir dezavantaj olarak dillendiriyor…

Lafı çevirmeden söyleyelim… Bu tavır, reel politik olarak pazarlansa da, sadece ayıp değil, utanç vericidir ! Siyasette; mezhepler, etnik kimlikler, ırklar, milliyetler, cinsiyetler değil, fikirler, projeler, politikalar yarışır... Doğuştan gelen özellikler değil, sonradan kazanılan nitelikler önem taşır, taşımalıdır… Dahası, bir kişi, bir demokraside, kimliği, milliyeti ya da cinsiyeti nedeniyle ötelenmişse, bu, ona daha fazla alan açılmasını gerektirir…

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı tartışması, Obama’nın adaylığı sürecindeki tartışmaları andırıyor... Orada da beyaz Amerika’da, siyahi bir Başkan’ın hiç şansı olmadığı düşünülüyordu ! Ama kendisi cesaretle ortaya çıktı, partisinin desteğini arkasına aldı, doğru bir kadro ve doğru mesajlarla, Beyaz Saray’a yürüdü… Bu konu, artık Kılıçdaroğlu’nun mezhebi, kimliği, adaylığı meselesi olmaktan çıkmış, Türkiye’nin NE KADAR, eşit yurttaşlığa dayalı bir ülke, ne kadar hoşgörülü bir toplum olduğunun göstergesine dönüşmüştür… Bu sınav, aşılabilir ve “mezhep, etnik kimlik, ırk, din, cinsiyet” kimlikleri kariyer önünde birer baraj olmaktan çıkarılırsa, Türkiye demokrasisinin de önü açılır…

Halil Oral’ın İYİ Parti Disiplin Kurulu’na sevki, Akşener’in özür dilemesi, iyi bir başlangıç ama... İktidar baskısına boyun eğip, sırf mezhebi nedeniyle hak etmeyen birini aday yapmak da hepimizin ayıbı olur… Aday geçer, ayıp kalır…

Herkes için “NASIL BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ”u düşünme vaktidir şimdi…