Biraz milliyetçilik Ama çokça da DİN
On binlerin katılımıyla gerçekleşen Yenikapı mitingi sırasında konuşan Erdoğan demiş ki…
“Arşivlerde, bu seçimlere kadar senin camide NAMAZ kılarken çekilmiş TEK bir resmin var mı? Maşallah, şimdi camiden çıkmıyor ya... Maşallah, ama biz bundan üzülmeyiz, tam aksine seviniriz. Bıraksalar, ilahiyatlarda hocalık yapacak! Bayağı iyi gidiyorlar. Bunlar UCUZ oyunlar Muharrem, dürüst ol."
Muharrem İnce mi ?
“Seçim yaklaştı İnce camiden çıkmıyor, diyor. Seçimden önce camide fotoğrafın var mı diyor. Fotoğraf çekmeye değil, Allah'a ibadet etmeye gidiyoruz. Camiye gitmemden neden rahatsız oluyorsun? Ben 5 vakit namaz kılmıyorum, ama her cuma namaz kılıyorum. Arada bir sabah namazı kılarım. Sana mı soracağım camiye giderken. Neredeyse şunu diyecek. Sen Allah'ın tahsildarı mısın? Onun adına mı konuşuyorsun? Kimsin sen? Üzülüyor. Müslüman’ın camiye gittiğini görünce mutlu olması lazım. ‘Niye gidiyor acaba’ diyor. Camiden elini çek! Orası meydanlarda konuşulacak bir yer değil. Sana bunları açıklayacak değilim.”
Yok, bitmemiş…
Erdoğan devam etmiş…
Ezanın Türkçe okunmasından girmiş…
CHP ZULMÜ diye de eklemiş…
Yani, bugünün CHP’sini 1950’lerde yaşananlarla eleştirmiş…
O zaman bizler de bir şeyler hatırlatalım mı ?
Bu ülkede yaşanan kanlı 15 Temmuz’u…
O günün cemaat yapılanmasını…
Nasıl olup da beslendiğini…
Nasıl desteklendiğini…
Cumhuriyet tarihine geçecek o KANDIRILDIK sözü ile siyasetten arındırılan FETÖ tartışmasını…
Başlayalım mı ?
Bülent Arınç, 2010 senesi… “Muhterem Hoca Efendi 12 seneden beri Türkiye'nin dışında, haksız bir şekilde ülkesinden hicrete mecbur edildi. 12 senedir hakkında yapılmadık iftira kalmadı. Medyası, siyasileri, bir takım çıkar odakları, bir takım, Türkiye'nin karışmasında fayda ve menfaat umanlar Hoca Efendi'yi hep kötülediler, hep yanlışı olduğunu söylediler. Hep ona şüpheyle baktılar. Hep bağlantılarını araştırdılar. O da 12 senedir hüzünlü gurbeti tercih etti. Arkadaşlar, şu anda bu kişi hakkında onlarca beraat kararı var. Türkiye'ye girmesine de hiçbir engel yok. Gelebilir, aramızda olabilir, hayatının bundan sonraki bölümünü Türkiye'de geçirebilir.”
Hüseyin Çelik, 2012 senesi… “Cemaatin bir kaydı mı var? Yıllardır bu paranoyayla yaşadık. İnsan kendisine ait olan bir şeyi ele geçirir mi? Şu ele geçiriyor, bu ele geçiriyor... Kamuda çalışan solcu insanlar var mı, ülkücü insanlar var mı? Var. Oraya sızmış, buraya sızmış! Bu su mu, nem mi? Kamu personeli nasıl alınıyor, belli. KPSS sınavı var! Bu insanların yüz kızartıcı suçu yoksa, engel yoksa, biz onların vicdanına hafiye kulağı dayayarak atayamayız. Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış… Bunlar kargaları güldürür. Bu paranoyaları bir tarafa bırakalım.”
Bekir Bozdağ, 2011 senesi… “Fetullah Gülen, bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz, sevmezsiniz, ama değerli bir insandır, bilge bir insandır. Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor. Her şey de açık. Devletin denetimi, gözetimi altında açık. Her şey göz önünde olan... Hakkında savcılık kararı olmayan birine çete derseniz, ona haksızlık edersiniz.”
Anlayacağınız, GEÇMİŞ diye başlarsak, MASUM DEĞİLİZ – HEM DE HİÇ BİRİMİZ… ki o yüzden, bugünkü finali, ÖFKE ve NEFRET dili ile beslenen sloganlarla değil, NE İSTİYORUZ, onunla yapalım… Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafından hazırlanan ve şu ana kadar Selahattin Demirtaş ile Temel Karamollaoğlu tarafından imzalanan Şeffaflık Taahhütnamesi ile yapalım… Ve…
Cumhurbaşkanı adaylarından, tüm diğer siyasetçilere örnek olacak şekilde; Şahsına, eşine ve çocuklarına ait mal varlığı bildirimlerini… Seçim kampanya bütçesi, bütçe kaynakları ve kampanya harcamalarını kamuoyu ile açık ve eksiksiz bir biçimde paylaşmalarını beklediğimizi söyleyelim… Söylerken de, 24 Haziran’ın slogana batmış sanal gerçekliğinde BİRAZ ETİK diyelim… Derken de… Miting meydanlarını ALLAH – MUHAMMED – KUR’AN ile inletenlere, Diyanet İşleri Başkanlığı için değil, ama Cumhurbaşkanlığı için yarıştıklarını hatırlatalım…
Son 4 gün…
DÜŞÜNÜN…