Biraz gülümsemek için Hayatı kolaylaştırmak
Hiç ‘blog’ sayfaları takip eder misiniz bilmiyorum, ama gün içi iş trafiğinin ciddi bir zaman aralığını yazı yazmak, okumak ve araştırma yapmak için ayıran benim için oldukça önemli mola noktaları yaratıyorlar. Bugüne dair paylaşımlarımın ilki buna dair… Bir mektup! Ama inanılmaz bir mektup, ki hem biraz düşündüren, ama çokça da gülümseten…
Bir baba, hapisteki oğluna yazmış…
Okumaya başlayalım mı ?
-
Sevgili David,
Patates bahçemi belleyemeyeceğim'den kendimi çok kötü hissediyorum. Bahçeyi kazmak için oldukça yaşlanmış sayılırım. Burada olsan bütün derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahçeyi benim için halleder'din. Sevgiler, Baban…
Yaşlı adam birkaç gün sonra oğlundan bir mektup aldı:
Babacığım, sakın bahçeyi kazma, ben oraya cesetleri gömmüştüm! Sevgiler, David…
Ertesi gün sabaha karşı, FBI ve yerel polis çıka geldi ve tüm sahayı kazdı, ama her hangi bir cesede rastlamadılar. Yaşlı adamdan özür dileyerek gittiler. Aynı gün yaşlı adam oğlundan bir mektup daha aldı:
Babacığım, şimdi patatesleri ekebilirsin. Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisi bu… Sevgiler, David…
-
Sizi de gülümsetti mi ? :))
Gülümsemek önemlidir, gülümseyin…
Hatta sizi bundan alıkoyanlardan da uzak durun…
Niye mi ?
Şair bakın ne güzel söylemiş…
-
Öyle bir gülümse ki,
gülüşün tutuklansın…
bakışın yasaklansın…
dağlar;
dağ olmaktan utansın…
Gülersen;
Mardin'de Deyrul Zeferan'da
Vaftiz olur bütün çocuklar,
Fırat Dicle'sine kavuşur,
Şattül Arap çöl olur…
Gülersen;
Ağrı'da İshak Paşa Sarayı'nın gölgesinde
Ahmede Xani mezarında gülümser…
Gülersen;
Iğdır'da meçeli bir kayısı ağacı çiçek açar,
Açar bahçesinde gülleri annemin…
Gülersen;
Erzurum'a bahar gelir,
Mardin kapı şen olur…
Gülersen;
Gece Siyabend'e kavuşur, yıkılır Nemrut'lar…
Gülersen;
Annemin gözbebeklerinde ülkem de güler…
-
Hayatı gülümseyerek kolaylaştırmak elimizde… Çünkü zor hayatlarımız var… Bazen gülümsemek için bile en ufak bir neden bulmakta zorlandığımız hayatlarımız var… O yüzden de Özgür Bacaksız devam etsin ve bunun için ne yapmamız gerektiğini söylesin…
…Vicdansız, doğrusuz insandan uzak dur… Umudu öldürüp, nefreti toprağa dikmek isteyenlerden uzak dur…
Hayatı sadece ideoloji ve düşünce olarak görenden uzak dur… Mutlu olmanı, sorgulamanı, düşünebilmeni kendilerine yapılmış bir tehdit olarak görenlerden uzak dur… Kendilerine duydukları yabancılık yüzünden karşısındakini kötü bilenlerden uzak dur… Nefreti, evinin kapısına koyan, artık her dışarı çıktığında avucunda nefret taşıyanlardan uzak dur… İnsan hayatına olan saygısızlığı bir övünç madalyası gibi, gurur mekanizması gibi görenlerden uzak dur… Kelimeleri özenle seçmeyen, her cümlesi biat olan, her sözcüğü toz olandan uzak dur… Sesinin tonu kalbinin tonundan çok olanlardan uzak dur… Çünkü neye çok yaklaşırsan, neyi çok biriktirirsen, ona dönüşürsün…
Bugün niye bu konuya bu kadar takıldık? Uzun zamandır, BERABERCE gülümseyemeyen bir ülkede yaşıyoruz… Bundan ! O zaman siz siz olun, kendi gülümseyişlerinizi yaratmaya bakın ! Hatta başka başka yüzlerde de gülümseyişler yaratın ! Bunu engelleyenlerden de uzak durun !