Biraz din biraz siyaset Biraz öfke biraz suçlama
Yaklaşan 31 Mart Yerel ( !!! ) Seçimleri ( !!! ) için tanımlama yapmak gerekirse, kararsızım !!! Aslında NE TÜR bir seçime doğru ilerlediğimizi de anlamış değilim !!! Sahi, NE için sandıklara gidiyoruz ? Kimler için OY verme telaşındayız ? Bizleri NE bekliyor ? Önceliğimiz NE ? O tek bir OY’un telaşında, hayatlarımız adına NE istiyoruz ?
Daha iyi bir yaşam…
Daha güzel şehirler…
Daha iyi hizmetler…
…ve daha fazlası !!!
Peki, bizlere verilen NE ?
Ezan tartışması !
Terörist suçlaması !
Sığınmacı polemiği !
Bitmeyen beka sorunu !
…ve daha fazlası !!!
Tam da bu tartışmaların orta yerinde devam eden ‘TERÖRİST’ tartışmasına dair konuşmuş, hem Cumhurbaşkanı hem de AK Parti Genel Başkanı Erdoğan…
Demiş ki…
"Şimdi işi saptırdılar! Ne diyorlar? 'Cumhurbaşkanı, HDP'ye oy verenlere terörist diyor…' Ya bunlar sahtekar. Ben HDP'ye oy verenlere bugüne kadar terörist demedim, oy verilenlere terörist diyorum."
Merak ettim, ki sorayım…
Ben gibi olanlar adına en çok da…
Hani HDP’ye oy vermiş milyonlar adına…
Oy verilenler TERÖRİST ise, ki yapılan hesaba göre, BİZLER ne oluyoruz, teröristlere OY verenler olarak ? Soruyorum… Çünkü yine yapılan hesaba göre, teröristlere OY veren bizleri, yakın zamanda ‘soruşturmalar’, ‘gözaltılar’ ve hatta TUTUKLAMALAR mı bekliyor ?
Oy verdiklerimiz SUÇLU ise…
Bizler, OY VERENLER ne oluyoruz ?
Korkmalı mıyız ?
Yarına dair…
O tek OY’un hesabına dair…
Özgür iradelerimizin vicdanına dair…
Sizi bilmem ama, ruhumu yaşlandıran Türkiye Siyaseti adına söyleyebileceğim çok şey var… Ama o tek bir OY’un hesabında paylaşacağım ÖZGÜR iradem noktasında tartışma yaratanlar, yaratmaya çalışanlar beni korkutmuyor…
Beni korkutan mı ?
DİN üzerinden ilerleyen siyaset…
DİN üzerinden cepheleşen bizler…
Geçen bir şey okudum, ki ‘BUDUR’ dedim…
Güne noktayı önce o satırlar koysun ve ‘HAYAT BUDUR’ desin…
-
Hayat üzerine…
Bir çocuğunuz varsa eğer, yahut bir çocuk büyütürseniz bir gün… Ona bir çiçek gibi büyümeyi öğretin... Güneşin, rüzgârın, yağmurun farkında olarak… Bir serçe gibi doymayı, bir fil gibi hatırlamayı, bir kedi gibi dinlenmeyi öğretin... Bir leylek gibi dolaşmayı yeryüzünde, bir kısrak gibi… Ve bir gün, o çok sevdiği yeri bulunca, bir ağaç gibi kök salmayı öğretin... Bir köpek gibi sevmeyi, sevdiğinde; pazarlıksız, yargısız, içinden geldiği gibi… Ve bir gökkuşağı gibi açmayı sevildiğinde; taklitsiz, taktiksiz, olduğu gibi… Lütfen, ona İNSAN GİBİ olmayı öğretmeyin. “Hayat böyle yavrum” demeyin, dedirtmeyin... Yalvarıyorum…
-
NOKTA konusunda sıra bizde…
Son yazısında, 8 Mart'ta Taksim'de gerçekleşen Feminist Gece Yürüyüşü'nde, "Ezan okunuyor ve bu ucubeler, okunan ezanı susturmak için ıslık çalmaya başlıyor" ifadelerini kullanan Türkiye Gazetesi Yazarı Süleyman Özışık, ÖZÜR dilemiş… Nasıl mı ?
“Taksim'deki gösteride, ezanı susturmak için ıslık çalındığına dair haberlerin gerçeği yansıtmadığı, protestocuların ezanı değil, yolu kapatan polisi ıslık çalarak protesto ettiği belirlendi. Gösteriye katılan dernek temsilcileri de bu yönde açıklama yapıp, ezana saygısızlık etmediklerini belirttiğine göre... Bugünkü yazımdaki ilgili bölümü çıkarıyor ve gerek hakkına girdiğim eylemcilerden, gerekse yanlış bilgi vererek yanılttığım okurlarımdan özür diliyorum.”
O yüzden…
Biraz daha sakin olsak mı ?