Bence alının ÜZERİNİZE ALININ
Bazen hayat yorar insanı…
Şarkılar yorar,
Beklemek yorar,
Affetmek yorar,
Hoş görmek yorar,
Boş vermek bile yorar.
Ve insan susar…
Her şeye, herkese rağmen…
Elinden gelen tek şeyi yapar,
Bağıra bağıra susar…
Can Yücel tam BİZLİK yazmış ! Susmayı en iyi becerenler olarak, tam BİZLİK mısraları arka arkaya sıralamış ! Ama benlik değil ! Hiç olmadı da ! O yüzden bugün tam BENLİK bir şey yapıp, birikenleri soralım… Hatta sormakla da kalmayıp, “Ellerini başının arkasına yasla ve hayatı katlanılabilirmiş gibi yap…” diyen Charles Bukowski’nin kalabalığından uzakta, biraz kaşıyalım… Kabuk bağlayan yaraları biraz kanatalım ! Kim bilir, belki o acı bizi biraz kendimize getirir !
Evet…
Biraz kent içinde dolaşalım ve ara ara karşımıza çıkan bazı yön tabelalarını konuşalım istiyorum… Sorularım mı ? Biraz Vali’ye, biraz da İl Kültür ve Turizm Müdürü’ne, ki bir türlü verilmeyen cevapların asıl sahipleri onlar ve yapılanlar noktasında ilk elden sorumlu olanlar !
Gördüklerimle başlayalım mı ?
Anlaşılan yeni bir müzemiz var ! 2014’ün Aralık ayında açılan hani ! Tabelalara yansıdığı kadarıyla, aradan geçen bu yaklaşık 4 sene bu YENİ hali pek de hırpalamamış ! O yüzden YENİ’de ısrarcıyız ! Şehir içindeki isimliklere ‘Yeni Arkeoloji Müzesi’ yazmamız da bundan… Tamam, bunu da anladık ! Bu şekilde yazalım ! Gelene eldekini de bu şekilde anlatalım ! Ama... Bu 3 kelimelik Türkçe ifadenin altına niye TEK kelimeden oluşan İngilizce bir tabirle idare ettik, bakın bunu anlayamadık !
Şöyle ki ;
Hani tabelada durumumuz…
-YENİ ARKEOLOJİ MÜZESİ-
(MUSEUM)
KİM düşünmüş, merak ettim ! Hatta yaratıcılığına (!) hayran (!) kaldım ! Türkçe bilmeyen birine sadece ‘Museum’ kelimesi ile ‘şu taraf Müze’ye gider’ demeye çalışırken ‘hangi Müze’ kısmını es geçme haline ve hatta hangi Müze olduğunu söylememe tercihine hayran (!) kaldım ! Hele ki, bu yön tabelasını bu hali ile kentin her yerine çakan kurumlarımızın sorumluluk (!) duygusunun kontrol (!) aşamalarına ve o kontrol (!) aşamalarının kurumsal iflas kültürüne…
Sadece bu mu ?
Yok, benzer bir durum Saint Pierre Kilisesi için de geçerli !
Hatta Habib-i Neccar Camii için de…
Peki, bunlara dair tabela durumumuz mu?
-SAINT PIERRE KİLİSESİ-
(CHURCH)
-HABİB-İ NECCAR CAMİİ-
(MOSQUE)
Bu kente gelecek misafirlere zenginliklerimizi anlatma konusunda sergilediğiniz beceri (!) ciddi ciddi korkutmaya başladı beni ! Sahi, ne yapıyorsunuz ? Hadi yapıyorsunuz (!) yapmasına da, yapamadığınızı fark eden bir Allah’ın kulu dahi yok mu çevrenizde ? YAPTIN ama OLMADI diyen bir kişi bile yok mu ? Herkes mi ALKIŞLIYOR, herkes mi BRAVO diyor, herkes mi SENDEN İYİSİ Mİ VAR diye ekliyor ? Yok mu bir tane, hani eldeki eğrinin doğrusunu söyleyecek ?
Bunları niye mi yazıyorum ?
ÜZERİNİZE ALININ diye !
Alının ve rahatsız olun diye !
Çünkü bu kent, markasını parça parça edenlerin elinde yok oluyor… Bu kent, kendi çığlığında boğulurken, kimseler duymuyor… Bu kent, binlerce yılın hikâyesinde anlatabileceklerini sıraya koymuşken, onu dinleyecek kimseyi bulamıyor… Ve bu kent, bugün hiçbir yön tabelasında kendini bile bulamıyor !
O yüzden…
Bence ALININ !
ÜZERİNİZE ALININ !