Ben konuşsaydım ne derdim Peki siz olsaydınız ne derdiniz
Akademisyenler konuştu…
Gazeteciler konuştu…
Siyasetçiler…
Herkes elindeki rengarenk boyalarla Hatay resmine bir şeyler ekledi… Umut ekledi… Düş ekledi… Keyif ekledi… Hayal ekledi… Gülümseme ekledi… Ekledikçe de coştu ve coşturdu… Hele ki eldekilerin kalabalığında… Tarihin ve kültürün bu coğrafyaya bahşettiği zenginliğin bitmeyen sermayesinde…
Evet…
İki gündü ve bitti !
Bir Sempozyum daha bitti !
Konuştuk, dinledik ve bitirdik !
Ama KRAL ÇIPLAK dedik mi, bakın bunu hiç bilemedik !
Peki, diyenleri kürsüye çağırdık mı, ki sanırım HAYIR !
Sempozyum’a katılan ve konuşan isimlerden biri de Antakya Belediye Başkanı İsmail Kimyeci olmuş, ki kürsüye çıkmasını istediğimiz isimlerden biriydi, öyle de olmuş ! Mimar kimliği ve Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun Antakya’ya gelmesi konusunda oldukça çaba sarf etmiş biri olarak onu dinlemek istedik aslında…
En çok da, tescilli evlerin orta yerine serdiği ASFALT yol için ama…
Ne demiş, okuyalım mı önce ?
Hadi başlayalım…
“Hatay’ımız, farklılıkları zenginlik kabul eden, huzur, barış, kardeşlik şehri. Bu yönüyle, ortak ideallerle yüzyıllarca bir arada yaşayan ve sonsuza dek aynı duygularla hareket edecek bir şehir. Tüm bu güzellikleriyle; hem medeniyet şehri, hem kültür şehri hem de tarih şehri olan Hatay’ımız, tüm dünyanın ÖRNEK alması gereken değerlere sahip KADİM bir kenttir. Şehrimizin bu güzelliklerini bizden SONRAKİ nesillere de yansıtabilmek için Antakya’mızı, Hatay’ımızı GELİŞTİRME gayreti içerisindeyiz.”
Buraya kadar güzel…
Okumaya devam edelim mi ?
“Antakya Belediyesi olarak, şehrimizin GELİŞMESİ için birçok faaliyette bulunduk. Önce sahip olduğumuz kültürel değerleri KORUMAK için KUDEB birimini kurduk. Adından Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun Antakya’mıza gelmesi konusunda Hükümetimizin desteğiyle çok önemli mesafe kat ettik. Hatay’ımızda, Osmaniye’nin de bize bağlı olduğu yeni bir bölge kuruldu. Böylece tarihi yapıları AYAĞA kaldıracak projeleri etkin bir şekilde gerçekleştirme imkanı sağladık.”
Umut verici…
Söylenenler ise alkışlanmalı hatta…
Ama bitmedi, o yüzden okumaya devam edelim…
“En çok önem verdiğimiz projelerin başında, özellikle St. Pierre Kilisesi’nin çevresinin düzenlenmesi, ayrıca Hristiyan alemi açısından önemli olan ve hac merkezi olan bu kilisenin ismine yakışır bir şekilde restorasyon projesini başlattık. Böylece hem çevresindeki kaçak yapılaşma ortadan kalkacak, kötü görüntüler bertaraf edilmiş olacak, hem de burada yaşayan vatandaşlar için kentsel dönüşüm kapsamında şehrin uygun bir bölgesinde yaşama imkânı sağlanacak. Aynı zamanda St. Pierre Kilisesi’nin etrafını ve şehrimizin giriş kapılarından biri olan demir kapısını önümüzdeki süreçteki restorasyon projesiyle ayağa kaldıracağız.”
Söylenenler güzel…
Anlatılanlar çok güzel…
Emeğe ve yüreğe sağlık Sayın Kimyeci…
Ama madem Antakya adına bu kadar keyif veren bir resim çizmişsiniz, ‘ŞİMDİ HATAY ZAMANI’ denen Sempozyum konuşmanızda, biz de bir şey soralım mı size, yönetiminize, tüm bu sıralanan proje çalışmaları yürüten ekibinize…
Sahi, her şey güzel olmasına güzel de !
Tüm bunları söyleyen de sizlersiniz, ama Hatay Gazi Evi’nin olduğu yere ASFALT dökenler de ! Sahi NE düşündünüz ? Tescilli evlerin orta yerine, bölgenin tarihine ve yapısal özelliğine hiç uymayan bir malzeme kullanırken NE düşündünüz ? Peki ya konuşmanızda özenle çizdiğiniz kadim Antakya resmine bu yapılan KOCA YANLIŞI nasıl yerleştirdiniz ?
Cevap var mı?