Ben kendim, diğerleri Hayatım ve özgürlüğüm
George Orwell, 1984'ten;
-
“İnsan, insana nasıl hükmeder, Winston?”
Winston biraz düşünüp, “acı çektirerek” der…
Kitleler, asla, yalnızca ezildikleri için kendiliklerinden başkaldırmazlar… Kendilerine, karşılaştırma yapabilecekleri ölçüler verilmedikçe, ezildiklerinin bilincine dahi varamazlar…
-
Bir insan, uğradığı haksızlığın karşısında niye susar”, diye düşünüyorsunuz şimdi !
“Bir insan, ezildiği noktada niye ayağa kalkıp da o duruma isyan etmez”, diye de soruyorsunuz hatta !
Haklısınız ama…
Sanırım çözdüm durumu !
Aslında aklıma ilk gelen de o oldu !
Durum, hani ruh halimiz; susan, itiraz etmeyen, sinen, hep bir adım geride bekleyen, onay bekleyen…
Buna dair !
Bilincimizi ve vicdanımızı, zihnimizi ve gönlümüzü, aklımızı ve kalbimizi, fikrimizi ve hissimizi hapseden de…
Stockholm Sendromu denendeyiz o yüzden !
Peki, nedir bu İsveç markası ?
Stockholm Sendromu, rehinenin, kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati oluşması olarak özetlenebilecek psikolojik durumu anlatan bir terim… Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılan bu garip durum, ismini, 1973 yılında İsveç'in başkenti Stokholm'de yaşanan bir olaydan almış…
Anlatılana göre,
…banka soyguncusu tarafından altı gün boyunca rehin tutulan bir kadın, soyguncuya duygusal olarak bağlanır… Serbest kaldığında, soyguncuyu savunmakla kalmaz, nişanlısını terk ederek kendisini rehin alan banka soyguncusunun hapisten çıkmasını bekler…
BU KADAR DA DEĞİLİM, diyenlerimiz vardır !
O KADAR DA VAHİM DEĞİLİM, diye ekleyen de !
Tamam da,
…neredeyse hiçbir konuda konuşmayan, konuşmaktan çekinen hallerimizi ne yapacağız ?
En çok da,
…hayatlarımıza dair her kararda onay bekleyen tereddütlü hallerimizi hangi ara başlığın altına iteceğiz ?
O yüzden, kendimizle çelişmesek mi ?
Ne derler bilirsiniz,
-
Çelişki, seni öldürür… Çelişki, işkencedir... Çelişki, buz tutmuş bir göldür... Çelişki, buz tutmuş gölün çatladığı andır... Çelişki, göldeki çatlağa saplanıp donmaya başlamandır... Çelişki, yardım istemek için açtığın ağzına dolan sudur…
-
Peki, ‘bu hikâyenin NERESİNDEYİM’ dediğinde,
Neredesiniz ?
Ben, kendim, diğerleri, hayatım ve özgürlüğüm nerede ?
Olmakta olanın kabulünde mi ?
Arzularının, hayallerinin peşinde mi ?
Düşünün !