Ben, Böyle Büyüklük Istemiyorum! Ben, Bana Bakan Devlet Istiyorum!
Erdoğan'dan Bahçeli'ye, hatta 31 Mart'ın belediye başkanlığı için mücadele eden bazı iktidar adaylarına kadar, öylesine büyük bir ŞAŞA hali var ki atılan her adımda, onlar caddelerden geçerken sayamıyorum bile, makam araçlarına eşlik eden servet değerindeki arabaların markalı kalabalık hallerini !
Anlıyoruz,
...İTİBARDAN TASARRUF ETMİYORLAR, etmek de istemiyorlar, ki bunu da TEK HIRKA TEK HURMA hikayesiyle omuzlara alınan dinin kutsal Cuma namazlarına gidişlerinde bile açık açık ispat ediyorlar, ama bir diyende duralım istiyorum bugün ! ÇOCUĞUM ÖLMESİN diyen bir babada duralım istiyorum !
İTİBAR denenin vatandaş halinde en çok da !
Önce o konuşsun, ardından bize gelsin sıra...
"Zoruma gidiyor, yanımdan gelip geçen insanlara seslenip 'ALLAH RIZASI İÇİN' demek ! Zoruma gidiyor, her gün toparlayabildiğimiz parayı, daha önce topladıklarımızın üzerine koyup, çıktığımız yolun sonunu görememek ! Zoruma gidiyor, henüz 2 yaşındaki çocuğuma umut olamamak ! Zoruma gidiyor, tüm bunlar olurken, doğumdan bu yana yüzü gülmemiş eşimin de çocuğum gibi eriyip gitmesini izlemek ! Zoruma gidiyor, dilenci gibi el açtığımız o her gün, 'yalvarırım' derken, sadece yüzüme bakıp gidilmesi ! Zoruma gidiyor, bana acı içinde bakan oğlumun 'lütfen' dercesine ağlayışları !
Zoruma giden o kadar çok şey var ki...
Ama en çok da ne zoruma gidiyor, biliyor musunuz ?
Sağlık Bakanı, buna benzer başka mesajlar da paylaşmıştı ve ben yine yazmak istemiştim de, 'onlar da acılı insanlar' demiştim içimden ama... Yok, bu defa dayanamadım ! Kendi ülke insanı, avuç açmış, ölmekte olan çocuğu için yalvarırken sokaklarda, ben, vatandaşı olduğum ülkenin başka bir ülkenin vatandaşını uçaklarla buraya kadar getirip tedavi ettirmesini içime sindiremiyorum...
Gazze'den onlarca insan getirdiler, belki getirmeye de devam edecekler ! Tüm masraflarını benim devletimin karşıladığı hastalar bunlar ! Benim gibi sade vatandaşın vergileriyle ayakta duran devletin hazinesiyle iyileştirilecek insanlar bunlar ! Bu kadar kalabalığın maliyetini, ben ödeyeceğim ! Benim gibiler ödeyecek ! Bizlerden birikenler ödeyecek ! Peki, biz ! Biz ne olacağız ? Benim gibi ailelerin çaresizliği ne olacak ? SMA hastası çocuklarımız ölmesin diye her gün sokaklarda açtığımız stantlarda kuruş kuruş dilenen bizlerin kadere teslim halleri ne olacak ? Bizi görenler 'Allah yardımcınız olsun' diyor ! 'Keşke devletimiz yardım etse' diyoruz biz de !
Bize tek yardımları, resmi kurumsal onaylı dilenmemize izin vermeleri ! Kumbaraya atılan o paraları toplamamıza izin vermeleri !
Şimdi belki bunu okuyanlar, 'daha ne istiyorsunuz' diyecek...
Ne mi istiyorum ?
Dünyaya BÜYÜK ÜLKE pozu verebilmek için Gazze'den hasta getirenlerden, kendi vatandaşlarına da aynı samimiyeti göstermelerini istiyorum ! Bizim gibi ailelerin, ÇOCUKLARI ÖLMESİN diye düşürüldüğü bu utanç verici durumdan kurtarılmasını istiyorum ! Bunu yapanların, Gazzeliler tarafından değil, ama bizler tarafından seçildiklerini unutmamalarını istiyorum !
Tamam, yapın politik şovunuzu, hatta dibine kadar yapın, ama o şovun az biraz kırıntısını bizlerle de paylaşın be kardeşim..."
Ne düşündünüz, okuduklarınıza dair ?
Ne hissetiniz, anlatılanlara dair ?
Haklısınız, önce Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın o tepki çeken GAZZELİ HASTALAR mesajı gelsin...
"49’u hasta, 106’sı refakatçi olmak üzere, Gazzeli 155 kardeşimiz ülkemize geliyor ! Uçak, Mısır El-Ariş’ten az önce havalanmış durumda ! Hastalara karşı GÖREVİMİZ, milletimiz adına büyük !
Mısır El-Ariş’ten uçakla hareket eden Gazzeli hastalarla refakatçileri ülkemize ulaştı... Hastalarımızın tedavileri, Ankara Bilkent ve Etlik Şehir Hastanelerinde yapılacak... Saldırılar sonucu tedavi imkânlarından mahrum kalan hastalara karşı İNSANLIK GÖREVİMİZİ yerine getireceğiz..."
Bakan Koca'ya soralım, o GÖREV dediklerini...
En çok da İNSANLIK GÖREVİ deneni !
Sahi, Gazzeli hastalara karşı GÖREV edindiğiniz o BÜYÜK DEVLET sorumluluğu, sokaklarda SMA'lı çocukları için VALİLİK onaylı kumbaralarına atılan paralarla umut arayanlar için NEREDE ? Peki ya o İNSANLIK GÖREVİ dediğiniz his, kendi vatandaşlarınız olunca niye bulunamıyor ? Bu çaresizlik için kaynak bulamayan bir devlet, başka bir ülkenin topraklarından tedavi için hasta taşırken uçaklarla, o YOK denen kaynak, nasıl oluyor da birden bire ortaya çıkıveriyor ?
Kimse size YARDIM ETMEYİN / ÖLÜME TERK EDİN demiyor, Fahrettin Koca ama...
Vatandaşın emeğiyle, ürettikleriyle ayakta duran bir devletin sorumluluğu, ÖNCE BENİM VATANDAŞIM demiyorsa / diyemiyorsa eğer, orada ciddi ciddi bir sorun vardır ve bizlerin derdi de o soruna çözüm bulmak, çözüm bulması gereken sizlere de bunu hatırlatmak !
Şimdi şunu söyleyin bize...
SORUN ne ?
SORUNUNUZ ne ?
