Bazen Her şeye Inanırız… Kahve Telveleri Arasındayız!
Sadece fal bakmak için bile kahve içenleriz !
Bir fincan kahvede ne görmeyi umuyoruz sahi ? Fincanın içinde biriken kahve telvesinin şekilleri arasında kendimize nasıl bir hayat yaratmaya çalışıyoruz ?
Kimi zaman “3 vakte kadar” diyoruz !
Kimi zaman da “kısmet var” diye ekliyoruz !
Bir arkadaşım anlatırdı, annesi ne zaman köfte yoğururken bulgur taneleri tepsinin dışına kaçsa, ‘misafir gelecek’ dermiş ! Garip ama, bizi yoran hayatın içinden kendimizi alıp çıkartmak istiyoruz belki de !
Tüm o fallar, öngörüler, tahminler bundan mı ?
Peki ya burçlar !?
İnanır mısınız ?
Hatta gelin, bugün İKİZLER’le başlayalım !
Ara ara diğerlerini de sayfaya taşırız, bakarsınız !
Geçen gün, JUNO adlı bir web sayfasına denk geldim… JUNO, kendisi için “Hikaye anlatıcısıyım” diyen, astrolojinin ise ‘zamanın ruhunu’ tanımlamak, içinden geçtiğimiz süreçlere dair ipuçları vermek için kullanılabilecek bir araç olduğunu düşünen bir yıldız gözlemcisi…
Her zaman ki sorun başlıklarımızdan çok uzakta, bu defa JUNO’nun kelimelerinde duralım o zaman ve İKİZLER olanlar için biraz kapı aralayalım…
Bugün, İKİZLER’im diyenlerdeyiz :)
-
Sokakta yürüyen birine ‘Sizce, en çift kişilikli burç hangisidir?’ diye sorsanız, refleks olarak ‘İkizler tabi!’ derler! Bir İkizler’e, ‘Gerçekten çift kişilikli misiniz?’ diye sorsanız, cevabı şu olur; ‘İçimdeki her İkizin de bir İkizi var sanırsam…’
Tarafsız, dinamik, kararsız, çok işlevli bir haldir, İkizler’in varoluş durumu. Beyninin iki lobunu da mükemmelen kullanan, duyguyu ve aklı, sezgiyi ve sağduyuyu bütünleyebilen, zihin-beden ilişkisi kusursuz olduğu için son derece hızlı reflekslerle davranabilen İkizler, kendinden menkul bir dünya olmak üzere tasarlanmıştır. İki bileşenin bütünlüğü üzerine kurulu böyle bir sistem, nasıl sürekli olarak ayakta tutulur? Elbette, hiçbir yere takılmayıp devamlı yeni bir konuya odaklanarak… Zira, İkizler durdu mu, dengesi dağılır! O yüzden AN’a odaklıdır, İkizler insanı. Maymun-iştahlı, bencil, ilgisiz, güvenilmez, estim-akıllı, sorumsuz gibi ‘yargılayıcı ve suçlayıcı’ birçok sıfatla anılmalarının temel nedeni budur! Sabit ve kararlı olmadıkları için samimiyetsiz olmakla suçlanmalarına karşın, İkizler burcu insanı, aslında kıymet verdiği şeylerin üstüne titreyen biridir! Yani ilgilendiği her şey konusunda son derece samimidir. Fikir dünyaları pek zengin, pek renklidir. Her olasılığı bilip kavramak ister ve ihtimaller üzerine fikir yürütmeyi pek severler. ‘Teorik olarak’ devrimcidirler! Ama pratikte, alıştıkları gibi davrandıkları bir gerçektir.
İnsan ilişkilerinde, tetikleyici olmayı severler. Girerken ‘ben geldiiiimmmm!’, giderken ‘Kaçtıııım, ama yine gelicem!’ diye ses verenler, genelde İkizler’dir. Onlar, girip çıktıkları ortamı hareketleriyle dalgalandırmak isterler. Dikkat çekmemeye, bir kenarda kalmaya tahammülleri yoktur. Üstelik, iletişimi başlatan ve bitiren onlar olmalıdır. Bu, onların ortama hakim olma biçimleridir.
Bir çocuk heyecanıyla okur, izler, yazar, çizer, yapar, eder, gider, gelir ve iş bitti mi yok oluverirler…
Uzun vadeli hesaplarla davranmadıkları için politikacı olmalarını beklemeyin! Hiç olmayacak bir durumda, olmayacak bir şeyi ‘bam’ diye söyleyip, neyi devirdiklerine bakmadan yürüyüp gidebilirler. Son derece dışa dönük görünmelerine karşın, iç dünyaları onların kaleleridir.
En büyük korkuları, kaybetmektir!
Onlar, samimiyetle el attıkları bütün işleri yapmak isterler. Ve yapabileceklerine de tüm kalpleriyle inanırlar. Zira son derece zihni-sinir fikirleri ve her konuda çığır-açabilecek cesur bir bakış açıları vardır.
Belirsizliğin efendisi olmak gibi bir takıntıları vardır! ‘Bir şey değişecekse, ben değiştiririm, ama siz beni değiştiremezsiniz’ gibi bir felsefeleri vardır.
Ellerinin altından kayıp giden, yakalanması mümkün olmayan bir hayat fikri onları perişan eder. O yüzden de her zaman bir şeylerin peşini kovalayan ve huzur bulmayı özlediğini söylese de huzursuzluk arayan insanlardır.
‘Kanadı olduğu için uçan, ama dala özlem duyan kuş’ sözü bu yüzden onları tarif eder.
-
Bugün, aramızda kaç İKİZLER vardı bilmiyorum, ama İYİ Kİ VARLAR diyelim mi, hayatlarımızı renklendirdikleri için en çok da :)
O zaman,
…üç vakte kadar, değil !
Ama yarın görüşmek üzere :)