Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 220 defa okundu.

Bakan demiş demesine de İl Milli Eğitim Müdürü’ne soralım

Bir DURUŞU olmalı insanın, tüm olumsuzluklara rağmen hiç bozulmayan... Yediği sert darbelerden etkilenmeyecek kadar sağlam, kelebek zarafetinde olmalı hem de... Erdeme uzanacak, YARDIM bekleyen ellere eğilecek kadar esnek üstelik... GÜVEN vermeli yanında olanlara, en az düşmana verdiği korku kadar net ve kesin... Birey olduğunun bilinciyle sürdürmeli yaşamını, SÜRÜLERDEN uzak durmalı... Agresif bakmalı hayata, rutinin hayat tarzı olmasına izin vermemeli... Ana yollara alternatif yan yolların da olduğunun bilinciyle, TAZE tutmalı yaşam sevincini... 'Son sözü söyleyen her zaman ben olmalıyım' çabasında olanlara muzipçe gülümseyebilmeli... Gözlerinden yaş gelecek kadar güldüğünde de, hüzünlenip ağladığında da, saklamamalı gözyaşlarını... Ve bunları yapabilmek için önce FARKINDA olmalı, farkına varmalı... Farkında olanların sayılarının artması dileği ile...

 Geçen gün okudum ve okur okumaz sizle de paylaşmak istedim… Sizi bilmem ama, hemen her kelimesinde durdum ve her cümle sonunda soluklandım… Etrafımızda akıp giden yaşamlardan eksilttiklerimizi ne kadar güzel özetlemiş, onu fark ettim…

 Bugün mü ?

Sorularımız çok…

O yüzden başlayalım…

 Sorumuz kime mi ?

 Hatay’ın İl Milli Eğitim Müdürü Kemal Karahan’a… Ardından Hatay’ın Valisi Erdal Ata’ya… Hatta yetmez, eldeki (son kullanım tarihinin geçmediğine inandığımız) Bakanlık Genelgesi’nin geçmişinde kalan vicdanı bugüne taşıma sorumluluğunda olan ilgili Bakanlığın her aşamasında duranlara…

 Ama önce şu Genelge’yi hatırlatalım…

 “…Bakanlığımıza bağlı okullarımızda öğrenim görmekte olan YARDIMA MUHTAÇ öğrencilerimizin ihtiyaçlarının karşılanmasına destek olmak amacıyla gerek okul aile birliği gelirlerinden, gerek hayırsever kişi, kurum ve kuruluşlardan sağlanan gelirlerin öğrencilere ulaştırılmasında;

Öğrencilerin kişilik ve psikolojik gelişimlerini OLUMSUZ YÖNDE etkileyecek davranışlardan kaçınılması… Yardımların, basın-yayın huzurunda, toplu tören şeklinde YAPILMAMASI… Öğrencilere, kendi sınıf ve okul arkadaşları arasında YARDIM EDİLİYOR izlenimi VERİLMEMESİ… Yardımların, etik değerlerimize uygun olarak ve REKLAM YAPILMADAN gerçekleştirilmesi öğrencilerimizin ruhsal yönden sağlıklı ve kişilikli olarak yetişmeleri açısından büyük önem arz etmektedir.

Uygulamanın, belirtilen hususlar çerçevesinde gerçekleştirilmesini önemle rica ederim…”

 Bu ne mi ?

 Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu tarafından kaleme alınmış ve ardından imzalanmış bir Genelge… Aslında bir vicdan hatırlatması… İl Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderilmiş… ‘Aman dikkat’ denmiş… ‘Bu konuda hassas olalım ve kontrol edelim’ diye de eklenmiş…

 Buna dair YAZMAK durumunda bırakılan biri olarak BEN SIKILDIM hatırlatmaktan ama, sahi siz SIKILMADINIZ mı UNUTMAKTAN, aynı hataları TEKRARLAMAKTAN ve okullarda yaşanan bu durumun vicdan kaygısından ?

 Merak ettiniz, biliyorum…

O zaman konuya giriş yapalım…

 Çocuklar için çalışan bir dernek, geçtiğimiz günlerde Antakya Kurtuluş Caddesi’nde bir okula, 23 Temmuz İlkokulu’na gitmiş… Yanlarında oldukça yüklü (kırtasiyeden giyime ) YARDIM poşetleriyle… Basın aracılığıyla iki fotoğraf paylaşılmış ardından… Biri, okula götürülen yardımların poşetlerden çıkarılmış ve masalara özenle serilmiş hali arkasında dizilmiş kalabalık bir gurubun elde PLAKET, poz anı… Diğeri, bu yardımların götürüldüğü okulun ana kapısı ve isimliği önünde öğrencilerle ve görevlilerle çektirilmiş bir başka poz anı…

 Her defasında merak edip soruyorum…

Dayanamayıp soracağım yine…

 Sahi, vicdanen yaptığınız yardımların poşetlerini masalar üzerine BOCA edip, ardından da o yardımların arkasına geçip ne diye POZ veriyorsunuz ? Peki, basın aracılığı ile YARDIM yaptığınızı ilan ederken, o YARDIM içerikli fotoğraf karelerine okul öğrencilerini niye ekliyorsunuz ? Peki, okul yönetimlerinden buna dair İZNİ nasıl oluyor da alıyorsunuz ?

 Şimdi ne olacak, biliyor musunuz ? RUTİN kontrol ! Bir ihtimal, İl ya da İlçe Milli Eğitim’den beni arayacaklar ! Ardından da görevlendirdikleri (!) bir müfettiş aracılığıyla haberimi kaynak gösterip, SANKİ BEN ŞİKAYET ETMİŞİM gibi bir dilekçe imzalatacaklar ! Finalde de, bundan sonrasını BİZ HALLEDERİZ deyip teşekkür edecekler !

 Yok, bir zahmet aramasınlar !

Ama eldekini düzeltsinler !

 Ya da biz bu işi YAPAMIYORUZ desinler…

 Hangisi ?