Hatay Mahalli Haber
MENÜ
Tamer Yazar
Tamer Yazar
yazar5@hotmail.com
Paylaş Paylaş Paylaş Yazı 108 defa okundu.

Atın ölümü arpadan mı YA DA UYANSAK MI

Antakya’da yaşayan biri olarak, neredeyse her yerde, gelişigüzel atılmış, ‘kullanılmış’ maskeler görüyorum… Kim tarafından solunduğu belli olmayan maskeler… Ne tür virüsler, riskler taşıdığı belli olmayanlar…

Ardından aklıma, Antakya Belediyesi’nin, kentin belli başlı yerlerine, bu tür atıklar için koyduğu (!) metal aparatlar geliyor, hani hiçbir zaman çöp poşeti geçirilmeyenler, o yüzden de kullanılamayanlar, ama hala da muhafaza edilenler !

2020’de de durum aynıydı !
2021’de de hiçbir şey değişmedi !

Sene 2022 ve…

İstikrarımıza sağlık, diyorum !

Hayatı, ATIN ÖLÜMÜ ARPADAN misali yaşatanlara inat, FARK eden, UYANAN ve yaşadığı çevrenin çığlığında kendi hayatını kontrol etmeye başlayanlarımız da yok değil…

Evet…
Bugünün anlatıcısı bir Anne…
Çevre bilinci ve kirliliği adına, bizlere “HADİ” diyen bir Anne…

Dedikleri mi ?

-
Ben Begüm… Birçok anne gibi, çocuğunun geleceğine dair iklim krizi, hava kirliliği, organik beslenme konularında endişeleri olan bir anneyim.

Çocuk sahibi olmadan çok önce, henüz üniversitede öğrenciyken Greenpeace gönüllüsü oldum. Uzun yıllar sonra da Greenpeace Akdeniz için çalışma fırsatı buldum. Yani aslında, henüz çocuğum yokken de dünyamız için son derece endişeliydim ve “bir şeyleri değiştirebilmek için neler yapabilirim”in yollarını arıyordum. Daha sonra bir çocuğumun olmasıyla birlikte, bu konuda endişelerim ve çözüm arayışlarım arttı.

Sanırım 2006 yılıydı… Bir doktorla olan görüşmemin ardından, organik gıdaya yönelmeye başladım. Üreticileri bulup tanıdıkça da organik gıdaya olan ilgim, organik gıdaya verdiğim önem ve beslenmemdeki yeri daha da ağırlık kazandı. Artık son 4-5 yıldır, tüm gıdaların organik veya ilaçsız, ekolojik tarımla üretilenlerini tüketiyoruz.

Bu gıda duyarlılığım nedeniyle de, önüme düşen yazıları okumaya çalıştım, anlamaya çalıştım. Sanırım Bülent Şık’ın bir söyleşisinde idi… “Hava temiz değilken, bu çabanın yetersiz olacağı”na dair bir söylem vardı! Sağlıklı bir yaşam ve daha yeşil bir gelecek için organik/ekolojik gıda tüketme konusundaki bu özenimin ardından böyle bir okuma yapmak, hava kirliliğini de daha derinden incelemeye beni sürükledi.

Yaptığım araştırmalar ve okumalar sonunda, havadan maruz kaldığımız partiküllerin, besin yoluyla alabileceğimiz kalıcı organik kirleticilerden daha çok olabileceğini anladım. Hava kirliliğine neden olan partikül maddelerin kanserle ilişkisini okudum. Temiz gıdanın, işin çok küçük bir kısmı olduğunu anladım. Aslında bu kadar kirliliğe maruz kaldıktan sonra, sadece tek başına temiz gıda tüketmenin bir anlamı olmadığını, sağlıklı bir yaşam ve yeşil bir gelecek için resmin çok daha büyük olduğunu görmeye ve düşünmeye başladım.

Tüm bu araştırmalarım ve endişelerim sonucunda, sanırım 3-4 yıl önce, eve bir hava temizleme cihazı aldım. Pandemi başlamadan 6 ay kadar önce de evdeki herkese; eşime, çocuğuma ve kendime PM2.5 maske aldım. Telefonuma, hava ölçümlerini gösteren bi uygulama indirdim. İlgilendikçe, öğrendikçe önlemler birbirini izledi. Misal, kaldırımın arabalara en uzak yolundan yürümek, parka giderken daha trafiksiz alanları seçmek gibi… Araba yolculuklarında, dışarıdan havalandırmayı açmamaya, pencere açmamaya çalışmak, gündelik hayatımda aldığım önlemlerden sadece bazılarıydı.

Bizim mahallede, bir dönem, akşam saat 4 gibi hava kirliliği rakamlarının anlamlı derecede değiştiğini gördüm. O zaman çocuğum daha 4 aylıktı. Çocuğumla, saat 4’ten sonra dışarı çıkmamaya çalıştım, 4’ten sonra evin havalandırmasını bitirmeye özen gösterdim. Fakat tüm bu çabalarıma karşın şunu söyleyebilirim ki, bireysel olarak yapabileceklerimiz maalesef çok sınırlı…
-

Haklısınız…
Verdiği mücadele örnek olmalı…

MASKE ile başladık madem, MASKE ile de bitirelim mi ? Hatay İl Sağlık Müdürlüğü’nün, Omicron tehlikesine karşı, “Salgının ilk aylarındaki ciddiyetimize dönmek zorundayız… Maske, gelişi güzel takılmak yerine, ağzı ve burnu tamamen kapatacak şekilde kullanılmalıdır” deyişiyle ! Onların mücadelesine bir türlü eşlik etmeyen Hatay’ın kent yöneticileriyle ! Maskesizliği KURAL (!) haline getirenlerin, denetimsiz bırakılan kalabalığıyla !