Asıl kriz okunmayanlarda Hayatları teğet geçilenlerde
Son dönemde yaşanan o kadar çok şey var ki, siyasi ve ekonomik, “...derinleşen ekonomik ve siyasi kriz, anlaşılan o ki, demokrasiyi de tutukluyor Türkiye'de” diyendeyim bugün !
O yüzden,
Bizim için, ‘Ankara ne dedi’, bir haber…
Her Cuma Namazı çıkışı gündem belirleyen açıklamalar, bir haber…
Ankara’nın TBMM’sinde +18 çıkışlı tartışmalar, bir haber…
Ete, süte, benzine, hayata gelen her zam, bir haber…
Peki, tüm bu haberleri gerisinde bırakanlar… !
Sahi, onlar ne olacak ?
Gelin, onlarda duralım yine…
Yine bir ‘Derin Yoksulluk Ağı’ hikâyesinde soluklanalım…
Onların haberlerinde, hayatları durduran başlıklarda mola alalım…
İşte o kelimeler;
-
Ben, Gebze’deydim. Eşimle, görücü usulü tanışıp evlendik, 17 yaşlarındaydım ben de… Üçe kadar okudum, okuma yazmayı tam sökemedim. Okuyorum, ama yazamıyorum diyeyim. 6 seneden beri kağıt topluyorum. Bir gün eşim gidiyor, bir gün ben. Tek kişi yapamayız bu işi... Hem çocuklar var, hem de inanın insanın vücudu kaldırmıyor.
Pandemide, Cumartesi, Pazar günleri ve akşamları sokağa çıkma yasağı vardı. Normalde akşam beş-altı gibi serinlikte çıkıp, geceye kadar topluyorduk ya da sabah daha erkenden çıkıyorduk. Bir bakmışsın, yasak dokuzda başlamış, bir bakıyorsun yedide… Akşam beşten sonrası bile yasak oldu bazen, biliyor musunuz?
Tam çekçeğe çıktığımız saatler…
E o günlerde çıkamıyorsun. Bir de hastalıkla ne ilgisi varsa, kâğıdın kilosu düştü. Bazı yerler kilosunu 30 kuruşa, 40 kuruşa almaya başladı. Yani yüz kilosu ne yapıyor, 30 lira, 40 lira…
Ev, kırk lirayla dönmüyor!
Döner mi?
Sizce döner mi?
Her şey çok pahalı…
Çekçeğe çıkmanın avantajı ne, biliyor musunuz?
Bazen, yiyecek de buluyorsunuz!
İyi durumdaysa, alıp eve getiriyorsunuz!
Ben çıktığım zaman, eşim çocuklara bakıyor. Çocukları asla yanıma almıyorum, perişan olurlar. Öğrensinler de istemiyorum! Okula gitsinler, bilmesinler bu işi istiyorum. Ancak yaşayan bilir… Çok zor! Kaç kilo oluyor çekçek, biliyor musunuz? Yokuşu çıkması çok zor. Kan ter içinde kalıyorsun, “bırakayım” diyorsun. Sonra trafiği var! Arabaların kenarından, peşinden hızlı hızlı gitmeye çalışıyorsun. Yokuş aşağı inmesi ayrıca zor. Hepsi çok zor.
Ağırlaşsa bir dert, ağırlaşmasa para kazanamıyorsun…
Benim tek hayalim, doğru düzgün bir evim olsun… Şu andaki evim, hamamböceği kaynıyor, hep rutubet. Biraz birikim yapıyoruz, açıkları kapatmaya çalışıyoruz. Mutfağın yapılması lazım. Her şey kaldı. “Boya yapsak rutubeti gider” diyorum, ama ev çürük. Bir evim olsa, tertemiz, ailecek girsek, yaşasak, kira derdi olmasa… İkinci hayalim de çocuklarımın sonuna kadar okuması. Şimdi de okula devam ediyorlar, edecekler tabii ki. Ne olursa olsun, okula gidecekler!
-
Haklısınız…
Asıl kriz, bizlerin haberlerinde değil, okunmayanlarda !
Hayatları teğet geçilenlerde !