Asfaltınıza sağlık Yok YİNE OLMAMIŞ
“Hangi yaşta ölürsek ölelim, tamamlanmamış cümlelerimiz olacak” demiş Furuğ Ferruhzad… Haklı… Başlayıp da bitiremediğimiz o kadar çok cümlemiz var ki… Başlayıp da zamansızlığımıza takıldığımız ! Başlayıp da korkaklığımıza battığımız ! Başlayıp da korkuya kapıldığımız ! Başlayıp da kaybedebileceklerimizi hatırladığımız ! O yüzden hep bir adım geriye düştüğümüz !
Cemal Süreyya da der ya buna dair ;
Sesinde ne var biliyor musun ?
Söyleyemediğin sözcükler var…
Küçücük şeyler belki…
Ama günün bu saatinde,
Anıt gibi dururlar !
Ama haklısınız…
Siz de haklısınız…
Çok nedenimiz var…
Başlamak, ama bitir-e-memek için !
Yok !
Bizlik değil…
Bize göre hiç değil
O yüzden bugüne dair kelimelerimizi sıralamaya başlayalım, ki en azından ‘tamamlanmamış cümlelerimiz’ adına bir kaçını eksiltelim !
Niye mi ?
Hani dendiği gibi…
…Bir gün gelir, yaşamı karşınıza alır, onunla söyleşmeye başlarsınız... Bunun yaşı yoktur... Şair Arthur Rimbaud gibi yirmi yaşında da olabilir bu, Dostoyevski gibi altmışında da… ve böylesi bir söyleşi için hazır olmak gerek ! Yaşama borçlu kalmamak için, kelimeleri çok biriktirmemek gerek !
Ama sıranızı bekleyin, ki bugüne başlayalım artık… Ertelemeden, sıcak sıcak, buharı üstünde kelimelerimizin cümle hallerini bu kenti yönetenlerle paylaşalım…
Evet…
Sizi bilmem ama, gün içi yolculuklarında HALK otobüslerini sıklıkla kullanan biriyim… DENEYİN, demeyeceğim ! Mecbursanız, BAŞKA ! Ya da ‘HEYECAN’ arıyorsanız ! Belki biraz adrenalin ! Ama nedenleriniz bunlar değilse, UZAK durun derim ben ! Çünkü KAÇ YOLCU ile güvenli yolculuk yapma gayretinden çok, KAÇ YOLCU ile kar yaparız gayreti içinde nefes almaya çalışırsınız, hele ki sabahları, ardından iş dönüşünde akşamları… Şansınız varsa, iniş kapısına yakın durmuşsunuzdur ! Ama değilseniz, kolay gelsin… Çünkü halimiz, 100 kişilik gemilerde 500 kişinin öldüğü haberleriyle şaşkın gözlerle olanı biteni anlamaya çalıştığınız Bangladeş gemileri gibi… Ya da ! Yer kalmadığından, trenlerin üzerinde yolculuk eden insan yığınlarının Pakistan ve Hindistan’ı gibi…
Bakın içerideyken REPLİKLER hiç değişmez !
-kardeşim, ilerleyin !
-şu boşlukları doldurun !
-kapılara yanaşın, ha gayret !
Kendinizi nasıl mı hissediyorsunuz ? Kamyon kasalarına doldurulmuş koyunlar gibi… Ama ! ÇOK YOLCU ile ÇOK KAR gayreti içinde NEFES NEFESE yolculuk ederken, eldeki ülkenin TOPLU TAŞIMA çabasına şapka da çıkartıyorsunuz ! En çok da, hiçbir trafik polisinin eldeki bu BANGLADEŞ ruhunu yaşatma gayretine düdük çalıp da KARDEŞİM BU NE HAL demeyişine ! Bu halde, bir de bozuk yollarda hoplaya zıplaya yolculuk ettirdikleri için yerel idarecilerimize teşekkür edelim mi ? Özellikle de Antakya – 500 Konutlar noktasındaki yolları tüm yaz boyunca çukur içinde bırakıp, ama kış girişinde yamaladıkları için !
Ama merak ettim !
Söz konusu yollar KİLİT TAŞ’la döşeli yollar… Peki, yamalarımıza ASFALT niye ? Kilit taşlarla döşediğiniz yolun çalışmalardan bozulan kısımlarını aynı şekilde düzeltmemiz gerekirken, ZİFT merakımız niye ? Bir işi yaparken ESTETİK algımızı rafa kaldırma ısrarımız NİYE ?
Benden bu kadar, bugünlük bu kadar…
Ama unutmadan !
Bugünü YAŞANMAZ kılma çabanıza sağlık…