Artık hiç bir şey eskisi gibi degil Ben de öyle
Çok zaman kaybettim
Çok zaman ve biraz da ümit
Yaşamak bu galiba
demiş Cemil Meriç
Yaşamak buymuş, haklıymış…
Ama en çok kaybedilen de ümitmiş…
Ümidini kaybetmiş insanlar gerçekmiş…
Ve o gerçek, yüz binlermiş, milyonlarmış…
Yanı başından geçip gittiğimiz sessizlermiş…
Bir hikaye anlatılır, bilir misiniz ?
Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyrani’ye, ‘Bende dünyayı görecek göz mü kaldı?’ diye şikayette bulununca, söz ustası Seyrani, 'Hiç üzülme dostum!’ demiş. ’Zaten dünyada da bakılacak surat kalmadı…’
Bugün biraz buna dair konuşalım istiyorum ! Aslında haklarında sık sık konuştuklarımıza ben bir örnek katmak istiyorum… Şahitliğinde durduğum bir örnek olsun ama… Gördüğüm bir örnek olsun… Duyduğum olsun ! Gözlerime çarpan bir gerçek olsun ! Ama çarptığı yerde kalbimi dağıtan da olsun ! Vicdanımda sorguladığım hatta !
La Edri’nin tavsiyesinden ilerleyelim ama…
Demiş ya
Bir yerlere varmak için önce kendine uğramalı insan…
Çünkü insanın gideceği bütün yollar kendinden geçer…
Haklı…
Ben o yolu çok kullandım, işe yarıyor…
Denemek istemez misiniz bir kez ?
Varacağımız yer öncesi hani…
Bir mola verin kendinizde…
Dinleyin iç sesinizi…
Çığlığınızı…
Ardından yola çıkalım…
Evet…
Pazar günü, Antakya’dayım… Armutlu kavşağından Spor Salonu yönünde ilerliyorum… Ne olduysa orada oldu ! El yordamıyla sürülen el arabaları vardır, bilir misiniz ? Tek teker üzerinde gider, hani iki kolu vardır, itmeye yarayan ! Bildiniz… Onlardan ! Genç bir kadındı onu ite ite götürmeye çalışan… İçinde çuvalları vardı, 2 tane… düşmesin diye iple bağlanmıştı hatta ! Kağıt toplamış, plastik… Para edecek şeyler ! Kim bilir, belki 20, belki 40 lira edecek kadar bir şeyler ! EKMEK edecek bir şeyler ! MERCİMEK ya da ! Belki biraz PİRİNÇ ! UN da ! Belki fazlası, çokça azı…
Aslında çok daha azı…
Çok gidemedi ama… KANUN varmış, onu hatırlattılar ona ! Çaresiz yoksulluğunun çözümünde durmayanlar, ona KANUN hatırlattılar ! EKMEK olacak olanı, MERCİMEK olacak olanı, PİRİNÇ olacak olanı aldılar… Tek tek aldılar… Geriye de koca bir umutsuzluk bıraktılar…
Anlayacağınız, Valilik emriyle hareket eden Büyükşehir ekipleri, KANUN hatırlatması yapıp, genç kadının tek tekerli arabasına el koydular, ardından el koydukları arabanın EKMEK olacak, MERCİMEK olacak, UN olacak, PİRİNÇ olacak malzemesine el koydular, sonra da geride çaresizlik içinde bir genç kadın bıraktılar
KANUN iyidir, güzeldir, gerekendir, ki düzendir… Ama çözümdür de… Peki ya burada NE ? Burada hatırlatılan kanun NE ? Geride kalan çaresizliğe eklenen NE ? ‘YASAK’ deyip cezalandırılana sunulan yol NE
Montesquieu derki…
Yasası olan toplum mutlu toplumdur… Ondan daha mutlu olanıysa, yasaların kabul gördüğü toplumdur... Ondan da daha mutlu olanıysa, yasalarında ayrım bulunmayan toplumdur... Toplumların en mutlu olanı ise yasaya ihtiyacı olmayanıdır…
İşte o an VİCDAN anıdır
KAYBETTİĞİMİZ HANİ