Ankarayı dinliyorum Gözlerim sıkıca kapalı
Her şey, 11 Haziran 2014 tarihinde IŞİD tarafından Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu'na yapılan baskın sonrası 43 kişiyle beraber rehin alınan dönemin Başkonsolosu, bugünün CHP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı olan Öztürk Yılmaz’ın ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) noktasındaki açıklamasıyla başladı…
Ne dedi Yılmaz ?
ÖSO'nun kaynağı El Kaide’dir !
Bu bir iddia !
Hatta bir tartışma başlığı !
Belki de siyasetin gündem kalabalığı !
Ama söylenen şey ne o kalabalığa karıştı ne de unutuldu, aksine Ankara’da öyle bir fırtına kopardı ki, hele ki iktidar kanadının en üst noktalarında… Durum, Meclis’in rutin +18 halini hatırlatsa da, Ankara zirvesinin +18 hali hiçbir şeye benzemiyormuş, bunu gösterdi !
İlk TEPKİ Erdoğan’dan geldi !
“Hani CHP'nin bazı kendini bilmezleri var ya... Terörist diye ifade ettiği ÖSO'lar var ya... Ulan ahlaksız! Sen sıcak yatağında yatarken o ÖSO'lar benim Mehmedimle beraber senin kol kanat gerdiğin teröristleri yok ediyorlar…”
Sırada kim mi var ?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu…
“Bana gelip, ‘Bu bakanlıkta bir tek Ak Partili varsa benim’ deyip yalvaran bir zavallı” diye başladı Çavuşoğlu, ama cümlesinin sonunda ÖFKEDEN çok daha fazlası vardı !
“CHP’nin bir Genel Başkan Yardımcısı var ! Benim memurumdu eskiden, kısa bir süre... Şimdi bunları söylemek istemezdim, ama bana gelip, ‘Bu bakanlıkta bir tek Ak Partili varsa benim’ deyip yalvaran bir zavallı, şimdi partinin adını bile doğru söylemiyor... Şimdi gelmiş Özgür Suriye Ordusu’na çamur atıyor... Sen nasıl milli bir insansın ?”
Bitmedi…
Sıra KAPALI defterlerde…
Devletin GİZLİ kalmış kısmında…
Çavuşoğlu devam etsin…
“Başka bir şey daha söyleyeyim ben size... Musul Başkonsolosluğumuz DEAŞ tarafından ele geçirilince, bu zat… Bana bunu oradaki korumalar, özel harekâtçılar ve çalışanlar söylüyor, ifadelerinin kayıtları da bakanlıkta… Korkusundan, ‘Başkonsolos ben değildim’ diyen bir korkak bu... Ya, biz bunları yani kimseye saldırmamak, uğraşmamak için bugüne kadar söylemedik... Ama sen benim teröre karşı mücadelemde beni zayıf düşürmek için böyle alçakça açıklamalar yaparsan, ben de bunları söylerim. Tüm Türkiye bilsin...”
Öztürk Yılmaz mı ?
Çok şey söyledi, ama en neti ile gelsin…
“Kimse benim gurur ve onurumla oynamasın. Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı olabilirsiniz, ama sizin bana kabalık yapma hakkınız yoktur. Ben bir Milletvekiliyim. Bu milletvekiline saygısızlık yapma hakkınız yoktur...”
Kendi hesabıma tüm bunları dinlerken NE mi hissettim ? Yok, ÜZÜLDÜM demek az gelir ! Devleti yönetenlerin ve yönetmeye talip olanların bu SOKAK kavgasını andıran hallerini izlerken, ülkem adına UTANDIM ! Anadolu’nun birlik ve beraberliği için Ankara’nın birlik ve beraberliğinin ŞART olduğunu unutanların KAVGALARINA şahitlik ederken, yarınlarımız adına KORKTUM !
Ama ne var biliyor musunuz ? Her geçen gün çıtayı bir gıdım yukarı taşıyoruz, TEBRİKLER ! Birbirimizi KÜÇÜK düşürme sanatında MASTER derecesi yapacak kadar ileri gidebilenler olarak, diplomatlarımızın DEVLET SIRRI noktasında kamuoyuna yansıtılmaması gereken hallerini bile yeri geldiğinde siyaseten ALAY (!) konusu ve hatta tartışma başlığı haline getirebiliyoruz, bu konuda da TEBRİKLER !
Ne diyelim ? Buna da ŞÜKÜR mü ? Yoksa, Allah beterinden saklasın mı ? Sahi, sırada ne var ? Sırada DAHA ne var ? Unutmadan… Kemerleri bağlayalım mı ? Belli ki DÜŞÜŞ halindeyiz ! Çarpınca rahatlayacak mıyız peki ?