Ankara AİHM Kavala BU DEFA SIRA BENDE
ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda'nın Ankara Büyükelçilerinin Osman Kavala için yaptıkları çağrı, Ankara’yı öfkelendirmiş !
ÖFKE sebebine biraz yakından bakalım mı ?
On Büyükelçinin yayımladığı ortak bildiride, “Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu husustaki kararları doğrultusunda, Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye'ye çağrıda bulunuyoruz” ifadesine yer verilmiş, mevcut durumun ise “Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelediği” belirtilmişti…
Aslında durum biraz da AİHM ile ilgili…
Zira iç hukuk yollarının ardından Kavala'nın başvurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 10 Aralık 2019 tarihli kararında, tutukluluğun hak ihlali olduğuna ve derhal serbest bırakılmasına hükmetmişti…
Ankara mı ?
Dikkati çeken bir ifadesi var Ankara’nın !
DW Türkçe’nin edindiği bilgiye göre, bahse konu Büyükelçilerin Dışişleri Bakanlığı’nda Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı ile olan görüşmesinde bir çok şey denmiş, ama benim takıldığım yer şu >>>
“Sizin DE uygulamadığınız AİHM kararları var…”
Bunun anlamı NE ?
Bu defa SIRA BENDE mi ?
Aslında Ankara, Kaymakçı eliyle, “Davayı siyasallaştırıyorsunuz ! Yürüyen bir yargı sürecine müdahale ediyorsunuz ! Kabul edilemez…” diyor ama !
Konuyu biraz farklı açıdan alan bir Gazeteci arkadaşımın örneği, MÜDAHALE gerekçesini bence oldukça basit, ama çarpıcı bir şekilde açıklıyor !
Nasıl mı ?
-
Düşünün…
Apartmandaki komşunuz, çoluk çocuğu dövüyor, odaya kilitliyor !
Yan dairedesiniz, çığlıkları duyuyorsunuz…
Kapıyı çalıyorsunuz, karşınıza o adam çıkıyor !
“Bu yaptığın, insanlık dışı” diyorsunuz...
Hiddetleniyor adam:
“Sana ne” diyor, “Burası benim evim, onlar benim ailem… İster döverim, ister severim… Bana karışamazsın…”
-
10 Batılı Büyükelçinin durumu da biraz bu !
Komşuluk hakkı, belki sorumluluğu !
E zaten dünya da artık öyle bir dünya da değil… SANA NE diyemiyoruz diğerlerine… ORTAK değerler üzerinden küresel bir sisteme dahilsek eğer, UYACAĞIZ taahhüdünde bulunuyoruz… Paris Anlaşması’na imza atmamız da o sistemin bir parçası, komşuluk SORUMLULUĞU, üzerimize düşeni YAPMA sözü, hatta fazlası değil mi ?!
O yüzden de açıklama biraz da buna dair !
AİHM kararları da, İŞİMİZE GELDİĞİNDE hayatımıza sokup, aksi olduğunda kapı dışarı edeceğimiz bir çerçeve sunmuyor bize, ki bizim gerçekliğimiz de biraz buna dair !
Peki, ne olacak ?
…ki konu ne batılı ülkeler, ne büyükelçiler, ne dayatmalar, ne baskılar, ne uluslararası senaryolar !!!
Konu biziz !
Elde avuçta kalanlarımız !
Kalanlara dağıttığımız demokrasimiz !
O zaman !?!