Ana Akım Medya Sistemin notaları
Neredeyse her birimizin birer Facebook hesabı var, ki o kadar çok şey paylaşıyoruz ki o hesaplarımızda, gören sanır ki HAYATIMIZ ANALİZLE geçiyor !!! Neler yok ki o akıp duran hesap paylaşımlarında ? Haberler… Yazılar… Eleştiriler… Politik fotoğraflar… Köşe Yazıları… Değerlendirmeler… Hayata dair tavsiyeler… Özlü sözler… Ama en çok da KEŞKELER… Tabi bir de son zamanlarda, EVET ve HAYIR’la ilgili hemen her şey !
İnsan şöyle düşünüyor o an !
Hani okumayan bir toplumduk ?
Hangi ara okuduk da paylaşıyoruz bunları ?
Ne ara bu kadar entelektüel bir toplum olduk ?
Olmadık… !
En azından henüz olmadık !
Aslında çoğumuz OKUMADIKLARINI paylaşıyor… Okumadıklarını, ama ONAYLANANLARI paylaşıyor… Özellikle de şu son dönem için konuşursam eğer, büyük çoğunluğunun, ANA AKIM medyaya ait gazete ve haber sitelerinden yapılan paylaşımlar olduğunu görüyorum… Ezberlemiş gibiyiz birbirimizi… Hele ki EVET’imizi ! O yüzden de TELDE BEKLEYEN KUŞLAR gibiyiz… Görür görmez tetiğe basıyoruz !
İşte o, düştü, PAYLAŞ…
İşte o, düştü, LIKE YAP…
İşte o, düştü, YORUM YAP…
Facebook hesaplarımız bile bir çeşit tetikçiliğe dönüşmüş durumda… Kendimizi diğerlerine İSPAT ETME çabası haline gelmiş durumda… Sanki izleniyormuşuz gibi… Ya da izlendiğimizi biliyormuşuz gibi… ki bu da BEN TEMİZİM çabası mı ? Yoksa SİZDENİM demek için elini güçlendirme oyununun KART ATMA SIRASI BENDE kısmı mı ?
Hangisi ?
Aslında ÖZGÜR iradeler deyip geçeceğim ama, DEĞİL ! Bu durumun ÖZGÜR İRADELER kısmı ile yakından uzaktan bir ilgisi yok ! Keşke olsa… Ama yok ! O yüzden denilene katılmamak mümkün mü ?
“Türkiye ana akım medyasından hiçbir gazetenin ya da haber sitesinin köşe yazarını okumuyorum... Ve hiçbir şey de kaybetmediğimi düşünüyorum. Sığ, derinliksiz yorumlarla, yalanlarla ve güncelle zehirliyorlar bizleri…”
Ben mi ? Çok okuyan biri olarak, BU KISMI çokça es geçiyorum… EZBERE YAZILAR olduğundan belki ! ANA AKIM’ın birbirini besleyen yemek borularının STANDARDINI yansıtmasından belki !
Umberto Eco’nun Numero Zero’yu (Sıfır Sayı) okudunuz mu ? Bence okuyun… En azından ANA AKIM noktasında toparladığımız kelimeler ilginizi çektiyse, sayfalarını biraz karıştırın… Niye mi ? Eco, kitabında, kötü gazetecilikten yola çıkarak Mussolini günlerine kadar bir yolculuktan sonra, medyanın nasıl kullanılabileceğini ve manipülasyondan şantaja kadar nasıl alet edilebileceğini anlatmış… Ama bununla da yetinmemiş; Şantajın, yozlaşmışlığın ve toplumu manipüle etmenin bir ürünü olma amacındaki medyanın değişimine işaret etmiş…
Sizi bilmem ama, Facebook hesaplarımızın EVET kalabalığında duranların paylaşımlarında da en çok bu ANA AKIM MEDYA’nın kalabalık ettiği BİRBİRİYLE SÖZLEŞMİŞ kelimeleri var… Sermayenin, iktidarın ve sistemin ŞARKISINI çalanların haberleri var, yorumları var, köşe yazıları var, sloganları var, sıvası dökülmüş duvarları pembeye boyalı hayatlar var, seçimden seçime sizi mutlu kılacak VAATLER var…
Ve tüm bu trafiğin içine bolca serpiştirilmiş, Allah-Din-Kitap var…
İşte sosyal medya dediğimiz alanda bunlar var… Kalın bir sis tabakası gibi… Paylaşımlardan göz gözü görmüyor… Öyle ki, sayfaya düşer düşmez paylaştığımız ve aslında okumadıklarımızın şarkısında ilerliyoruz… Bizden bekleneni yapıyoruz… İzlendiğimizi ve gözlendiğimizi bilerek yaşıyoruz… Belli bir amaca doğru ilerlediğimizi sanırken, aslında kendimizden uzaklaşıyoruz… Tamam da, asıl kaybımızın KENDİMİZİ KAYBETMEK olduğunu görsek ya… Ama en çok da sistemin şarkısında nota üreten ANA AKIM medyadan uzaklaşsak ya ! Düşünsek ve sorgulasak ya… EVET’i değil sadece, HAYIR’ı da… Hayatı da… Elimizdekini de… Avuçlarımızda kalanı da… Ama o avuçta kalmışları dahi almaya hazırlananları da…
Bunlardan yola çıkarak, bugünü Hüseyin Kaplan’la bitirmek yerinde olacak o halde…
İyi oyuncular, hayatta KENDİNİ oynayan, sahnede BAŞKASINI oynayabilenlerdir... Kötü oyuncular da sahnede KENDİNİ oynayan ama hayatta BAŞKASINI oynayanlardır… Dünya, bizden içtenlik bekler ve bize karşılığını aynı oranda öder... Bu oyun, kazanma-kaybetme endişesi olmayan bir oyundur halbuki… Ne kadar sahici olursak o kadar iyi…